Hukuk Nereden Nereye Geldi? Tarihteki İlginç Yargılama Usulleri

Hint Tarihinde İlginç Yargılama Usulleri

Eski Hindistan’da ilginç yargılama usulleri vardı. Bir kimsenin suçsuz olup olmadığını anlamak için ilginç metotlar kullanılırdı. Sanık iki defa tartılır, ikinci tartıda başına suçun yazılı olduğu bir kağıt konulurdu. İkinci tartılmada sanığın ağırlığı değişmiyorsa suçsuz kabul edilir, tartılar arasında fark olursa suçlu sayılırdı.

Yine sanığın eli, yedi kat incir yaprağı ile sarılır ve eline kızgın demir verilirdi. Eli yanmazsa suçsuz sayılır, eli yandığı takdirde suçlu kabul edilirdi. Bazen de “Sringa” isimli bir zehirli ot yedirilir, ölmediği takdirde suçsuz, ölürse suçlu olmuş olurdu.

Başka bir uygulama ise putları yıkamakta kullanılan sudan sanığa içirilmesiydi. Üç hafta içinde sanık hastalanmazsa suçsuz olduğu anlaşılırdı. Hastalanırsa suçlu olduğu açığa çıkmış olurdu.

Roma Tarihi

Adalet İçin Ölümü Göze Aldı

Papinianus, Roma’nın en büyük hukukçusudur. Roma İmparatoru Caracalla, öz kardeşini kendi elleri ile öldürmüş ve işlediği bu suçu örtbas ettirmek için Papinianus’u çağırmıştı. Papinianus, Senato’ya giderek Caracalla’nın kardeşini öldürmekte haklı olduğunu söyleyecekti. Papinianus, bu teklifi reddetti. Çünkü ona göre hukuk ve ahlak arasında çok sıkı bağlar vardı. Ahlaka aykırı olan şeyler hiçbir zaman hukuka uygun olamazdı. Bunun üzerine İmparator Caracalla, çok kızmış ve söylediklerini yapmadığı takdirde Papinianus’u öldüreceğini ifade etmişti. Papinianus ise ahlaka ve dolayısıyla hukuka aykırı bir emri yerine getirmektense ölmeye hazır olduğunu söylemişti. Zalim bir diktatör olan Caracalla, dediğini yaptı ve bu büyük hukukçuyu idam ettirdi.

Tapınak Şövalyelerinin Sonu

1099 yılında Kudüs’ün Haçlıların eline geçmesinden sonra Hristiyan hacıların yol güvenliğini sağlamak üzere Fransa’da bir araya gelen dokuz şövalye Kudüs’e gelmiş ve burada Kral II. Baudouin tarafından bir yere yerleştirilmişlerdi. Birkaç sene sonra II. Baudouin oturmakta olduğu Süleyman’ın Tapınağını bu şövalyelere bırakmış ve bu tarihten sonra şövalyeler “Tapınak Şövalyeleri” olarak anılmaya başlanmıştır.

Esrarengiz bir tarikat olan Tapınak Şövalyeleri, başlangıçta dünya nimetlerinden uzak durmuş, silah ve elbiseden başka mala sahip olmamış, lüks kıyafetler yerine üzerinde kırmızı haç olan beyaz elbise giymiş ve evlenmemişlerdir. Bir süre sonra sayıları, güçleri ve ekonomik imkanları muazzam bir şekilde artar.