Hekim Mesleki Sorumluluk Sigortası

Tıbbî hatalar (malpraktis), son günlerde sürekli bir şekilde toplumun gündemini meşgul etmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde, tıbbî hatalar sonucunda her yıl ortalama yüz bin kişinin öldüğü bilinmektedir Tıbbî kötü uygulamalar, yoğun bir şekilde hizmet vermeye çalışan hekimleri ciddi tazminat talepleriyle karşı karşıya getirdiği gibi, tedavi umuduyla sağlık kuruluşlarına başvuran hastalan ise tedavi bir yana uğradıkları zararların karşılanamaması riskiyle de baş başa bırakmaktadır. Bu kapsamda, geliştirilen çözümlerden biri de, sağlık personelinin tıbbî kötü uygulamalardan doğan malî sorumluluklarının sigorta edilmesidir. Bu sigortada ön plana çıkan sağlık personeli olması sebebiyle kısaca “hekim meslekî sorumluluk sigortası” olarak anılan “tıbbî kötü uygulamaya ilişkin zorunlu malî sorumluluk sigortası”, Türkiye’de 2005 yılından bu yana sigortacılık gündemine gelmiş, son olarak 2010 yılında çıkarılan bir kanunla zorunlu sigortalar arasındaki yerini almıştır

Hekim meslekî sorumluluk sigortası, ülkemiz açısından yeni bir kavram olmasına rağmen, dünya gündemini 1970’lerden bu yana meşgul etmektedir. Gerçekten, ilk olarak 1975 yılında İsveç’te özel kaza sigortası kapsamında tıbbî kötü uygulamaları da kapsayan teminat, poliçelere ilave edilmeye başlanmıştır. Bu ülkeyi 1986 yılında Finlandiya, 1988’de Norveç, 1992’de Danimarka takip etmiştir. Yeni Zelanda ise, 1974 yılından bu yana sosyal güvenlik sistemi içindeki kaza sigortasına, tıbbî kötü uygulamaları da dahil etmiş, 01.07.2005 tarihinden geçerli olmak üzere konuya ilişkin bütün rizikolan sosyal güvenlik şemsiyesi altına almıştır.

1. Sigortanın Konusu

Hekim meslekî sorumluluk sigortası; serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların; poliçede belirtilen meslekî faaliyeti ifa ederken; sözleşme süresi içinde meydana gelen bir olay sonucu doğan ve sorumluluk hükümleri uyarınca tazmini sözleşme süresi içinde ya da sonrasında talep edilen zararlara, sözleşme yapılmadan önce veya sözleşme yürürlükteyken meydana gelen bir olay nedeniyle, sadece sözleşme süresi içinde sigortalıya karşı doğabilecek taleplere, bu zarar veya taleple bağlantılı yargılama giderlerine karşı belirlenen sigorta limitlerine kadar teminat sağlayan bir malî sorumluluk sigortasıdır (Genel Şartlar m.A.l). Buna göre kanunda belirtilen sağlık personeli, meslekî faaliyetlerini yerine getirirken ihmal neticesinde hastaya zarar verecek olurlarsa, bu zararlan sigortacı karşılayacaktır.

Bu çerçevede, sigortanın konusunu “sağlık personelinin kusurlu bir şekilde hastalara verdikleri zararlar” oluşturur. Söz konusu zararlardan dolayı sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğünün doğması için aşağıdaki şartların yerine gelmesi gerekir:

  • Meslekî faaliyet yerine getirilirken zarar verilmiş olması
  • Zararın sigortalının kasıtlı olmayan bir şekilde kusurlu davranışından kaynaklanması
  • Sözleşme süresi içindeki meydana gelen bir olaydan dolayı aynı süre veya sözleşme sonrasında tazmin talebinde bulunulması ya da Sözleşmeden önce meydana gelmekle birlikte sigorta süresi içinde tazmin talebinde bulunulması
  • Poliçe limitlerinin aşılmaması

2. Sigorta Yaptırması Gereken Kişiler

Hekim meslekî sorumluluk sigortası, zorunlu bir sigorta olduğundan aşağıdaki kişilerin meslekî faaliyetlerini yürütürken bu sigortayı yaptırması şarttır:

  • Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar
  • Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar
  • Mesleklerini serbest olarak icra eden tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar

Böylece, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar dışında kalan kişilerin sigorta yaptırma zorunluluğu yoktur. Örneğin tıp fakültesi öğrencileri kapsam dışı kalmaktadır. Aynı şekilde bu unvanlara sahip olmasına rağmen meslekî faaliyette bulunmayan kişiler sigorta yükümlüsü değildirler. Buna karşılık, poliçede tanımlanan meslekî faaliyete son verilmesi hâlinde sigorta sözleşmesi sona erer ve işlemeyen günlere ait prim sigorta ettirene iade edilir (Genel Şartlar m.C.6).

Öte yandan, meslekî faaliyetin kamu veya özel sağlık kuruluşunda yürütülmesi ya da serbest şekilde yapılmasının sigorta yükümlülüğü bakımından bir önemi yoktur. Ancak, sigortalının meslekî faaliyetini yürütme biçimi, sigorta priminin kimin tarafından ödeneceğinde etkilidir. Şöyle ki, kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için sigorta priminin yansı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir. Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların sigorta primlerinin yarısı kendileri tarafından, yarısı istihdam edenlerce ödenir. İstihdam edenlerce ilgili sağlık çalışanı için ödenen sigorta primi, hiçbir isim altında ve hiçbir şekilde çalışanın maaş ve sair malî haklarından kesilemez, buna ilişkin hüküm ihtiva eden sözleşme yapılamaz. Mesleklerini serbest olarak icra edenler ise, sigorta primini kendileri karşılamak zorundadır.

Bakanlıkça çıkanlan 2010/1 sayılı Tebliğ’e göre, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nda sigorta ettiren sıfatını taşıması gereken kişiler şu şekilde belirlenmiştir:

a)  Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar için, sigorta ettiren sıfatıyla kendileri

b)  Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların her biri için ayrı ayrı, sigorta ettiren sıfatıyla kurumlan

c) Mesleklerini serbest olarak icra eden tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile sözleşmeli aile hekimleri için kendileri

Buna karşılık, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın grup sigortası şeklinde yapılması yasaktır (Tebliğ B.2).

3. Sigorta Teminatı

Hekimlere meslekî sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getiren kanunda bu sigortanın genel olarak kapsamı da belirlenmiştir. Buna göre, “kamu ve özel hukuk kişilerine ait sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, mesleki faaliyetleri sırasında tıbbî kötü uygulama nedeni ile verebilecekleri zararı karşılamak üzere ve kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı zorunlu meslekî malî sorumluluk sigortası” yaptırmak zorundadırlar. Bu çerçevede, tedavi amaçlı müdahalelerden kaynaklanan zararlar sigorta teminatı kapsamına girer.

Bu noktada “tıbbî kötü uygulama” kavramından neyin anlaşılması gerektiği sorusuyla karşılaşılabilir. Tıbbî kötü uygulama, bir girişim, tedavi ya da uygulamanın sadece yanlış, eksik yapılması demek değildir; aynı zamanda yapılması gerektiği halde yapılmayan bir işlem de bu kapsamda değerlendirilebilir. Hekimler, “hastalık yok hasta var” diyerek her kişinin ve durumun kendisine has olduğunu vurgularlar. Sağlık hizmetleriyle ilgili eksik, yanlış ve hatalar ne kadar somut olursa olsun, o durumdan ve o anda sürece katkıda bulunan kişilerden kaynaklanan özel durumların olayda etkili olduğu göz ardı edilemez. Benzer olaylara ilişkin değerlendirmeler de zaman zaman oldukça öznel olabilir. Dünya Tabipler Birliği’nin tıbbî yanlış uygulamalara ilişkin Bildirgesine göre, tıbbi yanlış uygulama (malpraktis); doktorun tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi vermemesi ile oluşan “zarardır”. Buna karşılık, tıbbi uygulama sırasında; öngörülemeyen bilgi ya da beceri noksanlığı sonucu oluşan zararlar ise; istenmeyen sonuçtur ve bunda hekimin sorumluluğu yoktur. Burada geçen “öngörülemeyen” nitelemesi, iki farklı anlam içerir, tik olarak, bilinmediği için “öngörülemeyen” durumlar kastedilmiş olabilir. “Bilinmeme” durumu da iki şekilde gündeme gelebilir: ilki henüz bu bilgiyi tıp biliminin ortaya koymamış olmasıdır ki bu durumda gerçekten uygulamayı yapanın bir sorumluluğu söz konusu olamaz. Ama bilgi mevcut, ancak uygulamayı yapan bundan yoksun, ya da haberdar değilse o zaman “öngörememe”, bir kusur ve eksikliğe dayandığı için sorumluluk doğurur.

4. Sözleşme ile Kapsam İçine Alınabilecek Rizikolar

Hekim meslekî sorumluluk sigortası kapsamına girmeyen aşağıdaki hâller, sigorta sözleşmesine konulacak özel hükümle teminat altına alınabilir:

  1. Genetik mühendisliği uygulamalarından kaynaklanan tazminat talepleri
  2. Her türlü deney veya araştırmalardan doğan tazminat talepleri
  3. Her tür kan bankası faaliyeti neticesinde doğrudan veya dolaylı olarak meydana gelen tazminat talepleri
  4. Tanı veya tedavi amacı olmaksızın yapılan bütün tıbbi müdahaleler ile plastik cerrahların güzelleştirme amaçlı yaptıklan her tür estetik ameliyattan kaynaklanan tazminat talepleri
  5. Üremeye yardımcı (kısırlık tedavisi) ya da üremeyi önleyici (kısırlaştıncı tedavi) her tür sağlık hizmetinden kaynaklanan tazminat talepleri
  6. Sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin kasıtlı hareketlerinden kaynaklanabilecek tazminat talepleri
  7. AİDS veya onun patojenleri ya da hepatit A, B veya C’ye bağlı olabilecek yahut onlardan kaynaklanan veya onların katkıları ile oluşan her türlü zarar ile bunlar sonucu ortaya çıkan ruhsal rahatsızlıklara bağlı tazminat talepleri
  1. İnsan ve hayvan organları, kanlan, hücreleri, her türlü ifrazatı, türevleri, genleri, biosentez ve ilgili mamullerin denenmesi, değiştirilmesi, elde edilmesi, kazanılması, hazırlanması, işlenmesi, elden geçirilmesi, dağıtımı, depolanması, ikame edilmesi, kullanılmasından kaynaklanan tazminat talepleri
  2. Sigortalıya, bir sağlık kurumunda yönetici veya işletici olması nedeniyle yöneltilen tazminat talepleri

5. Teminat Dışı Kalan Hâller

Sigorta Genel Şartlarında aşağıdaki hâller hekim meslekî sorumluluk sigortası kapsamı dışında bırakılmıştır (m.A.3):                                                                                                             |

a)     Sigortalının, poliçede belirlenmiş ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen meslekî faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri

b)    meslekî faaliyetin ifası sırasında sigortalı tarafından kasten sebep olunan her tür olay ile davranışlan

c)    Sigortalı veya çalıştırdığı kişilerin, poliçede belirtilen meslekî faaliyeti ifa ederken alkol, uyuşturucu ya da narkotik maddelerin tesiri altında bulunması sonucunda meydana gelen olaylar

d)   İdarî ve adlî para cezalan dahil her tür ceza ve cezai şartlar

Aynı şekilde tıbbî kötü uygulama niteliği taşımasına rağmen aşağıdaki hâller, sigorta özel şartlarına konulacak bir hükümle teminat dışında bırakılabilmektedir:

1. Ruhsatlı bir sağlık kurum veya kuruluşunda ve acil haller dışında yapılmadığı ve usulünce yetki verilmiş bir anestezi uzmanı gözetimi altında olmadığı sürece, diş hekimleri ve cerrahlar tarafından genel anestezi uygulanmasından kaynaklanan tazminat talepleri 

  1. İlk yardım ve acil müdahale hariç olmak üzere, meslekten geçici yasaklanılan dönem içinde verilen her tür tedavi ve sağlık hizmetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri
  2. İlk yardım veya acil yardım hizmetlerinin sunulduğu yerlerde, yeterli ve gerekli ekipman ile teçhizatın sigortalının kişisel kusuru ile bulundurulmamasından kaynaklanan tazminat talepleri
  3. Tıbbi amaçlı kullanım dışında, radyoaktif, zehirli, patlayıcı veya herhangi bir patlayıcı nükleer bileşim veya bunun nükleer bir parçasının tehlikeli özellikleri sebebiyle talep edilen tazminat talepleri
  4. Tıbbi amaçlı kullanım dışında, diethylstibesterol (DES), dioxin, urea formaldehyde, asbest, asbestli ürünler veya asbest içeren ürünlerin kullanımından kaynaklanan her tür hastalık (kanser dahil) veya asbestten kaynaklanan bütün tazminat talepleri

6. Koruma Süresi

Kişilerin yaşamlarının herhangi bir döneminde karşı karşıya geldikleri yanlış ve hatalı müdahaleler sonucu o sırada ya da daha sonra ortaya çıkacak tıbbi sorunlar, yeni mağduriyetlere sebep olabilir. Bu sorunlar ortaya çıktığında, önceki durum ve olayla ilişkilendirilmek suretiyle yıllar sonra tazminat talebinde bulunulması durumuyla da karşılaşılabilir. Bu yüzden sigortacının sorumlu olduğu zaman diliminin poliçede açık ve net bir şekilde gösterilmesi gerekir.

Sigorta genel şartlarına göre sigorta teminatı verilecek dönemi üç ayrı şekilde belirlemek mümkündür:

a) Sözleşme Süresi İçindeki Olayları Kapsayan Poliçeler (Claims Made)

Sigorta poliçesinin kapsamı belirlenirken, sadece sözleşme süresi içinde meydana gelen tıbbî kötü uygulamaların poliçe teminatı altına alınması mümkün olabilir. Bu durumda, tazmin talebinin sözleşme süresi içinde yapılması mümkün olduğu gibi, sigortacı sözleşme süresi içinde meydana gelmiş bir olaydan kaynaklanmak koşuluyla sigorta süresi bittikten sonraki iki yıl içinde yapılan tazmin taleplerini de karşılamak zorunda kalır. Bir örnekle açıklayacak olursak, örneğin poliçe başlangıcı 01.04.2011 olmakla birlikte 30.05.2011 tarihinde gerçekleştirilen bir hatalı ameliyat sonucunda hastanın uzun süre yoğun bakımda kalıp 30.06.2012 tarihinde ölmesi durumunda, taraflar arasındaki poliçenin süresi 01.04.2012 tarihinde bitmiş olsa bile, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü doğar. Bu tip poliçelerde poliçe süresi içinde talep edilmesine rağmen örnekteki 01.04.2011 tarihinden önceki zaman dilimindeki olaylardan dolayı tazminat ödenmez.

b)   Sözleşme Tarihinden Öncesini Kapsayan Poliçeler (Loss Occurence)

Sigorta poliçesinin başlangıç tarihinden önce gerçekleşmekle birlikte sigorta süresi içindeki tazmin taleplerini kapsayacak şekilde düzenlenmesi de mümkündür. Bu durumda, sigortacı eski tarihli bir olaydan kaynaklansa bile sigorta süresi içindeki bütün (poliçe kapsamına giren) tazmin taleplerini karşılamak zorundadır. Buna karşılık, poliçe tarihinden sonraki tazmin talepleri sigortacının sorumluluğu dışında kalır. Böylece yukarıdaki örnekten devam edecek olursak, tazmin talebine konu oluşturan operasyon 01.01.2011 tarihinde olmasına rağmen 01.04.2011-01.04.2012 tarihleri arasında tazminat talebinde bulunulacak olursa, sigortacının tazminat ödemesi gerekir. Buna karşılık 01.04.2012 tarihinden sonraki tazmin talepleri, sigorta süresi içindeki bir olaya ilişkin olsa bile, sigorta güvencesi dışında kalır.

c)  Karma Poliçeler

Hekim meslekî sorumluluk sigortası poliçesinin, yukarıda örnek verilen kapsam dışı hâlleri de içerecek şekilde karma poliçe şeklinde düzenlenmesine de izin verilmiştir. Bu tür poliçelerde, sigortacı genellikle bir yıl önceki dönemde gerçekleşmiş olaylara bağlı tazmin taleplerini de sigorta kapsamına almış olur. Dolayısıyla 01.04.2011 tarihli poliçeden bir yıl öncesine kadar gerçekleştirilmiş tıbbî müdahalelerden meydana gelen zararlara ilişkin tazmin talepleri, sigorta süresi içinde veya bu süre dolduktan sonraki bir yıllık süre içinde olmak koşuluyla sigortacı tarafından karşılanır. Buna göre, en geniş teminat sağlayan poliçe karma poliçe olmaktadır, ancak bu poliçeyle sigortacı daha büyük bir risk altına girdiğinden talep edeceği primi de yüksek tutacaktır.

7. Rizikonun Gerçekleşmesi

Sigorta poliçesinde öngörülen zaman dilimi içinde poliçe kapsamına giren bir olayın ortaya çıkması hâlinde, riziko gerçekleşmiş olur. Poliçe kapsamına giren bir olayın ortaya çıkması, genellikle zarar görenin tazmin talebiyle öğrenilir. Buna göre, sigortacının bilgisi ve yazılı muvafakati dâhilinde olmak koşuluyla sigortalı tarafından ödeme yapılması veya sigortalıya karşı yapılan tebligat sonucu davanın veya hukuki takibin öğrenilmesiyle ya da zararın gerçekleştiğinin ve bu zararın sigortalının sorumluluğundan kaynaklandığının mahkeme tarafından karar altına alınması hâllerinde riziko gerçekleşmiş sayılır.

Rizikonun gerçekleşmesi hâlinde, gerek sigortalı gerekse sigortacı bazı yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır.

a) Bildirim Yükümlülüğü

Bütün sigortalarda olduğu gibi, hekim meslekî sorumluluk sigortasında da, sigortalıya rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sigortacıya bildirimde bulunma yükümlülüğü getirilmiştir. TTK.m. 1475’e göre, sigortalı sorumluluğunu gerektirecek olayları, on gün içinde, sigortacıya bildirmekle yükümlüdür . Ayrıca, sigortalı kendisine yöneltilen istemleri de, aksi kararlaştırılmamışsa derhâl sigortacıya bildirmelidir (TTK.m. 1475/2).

Bildirim yükümlülüğünün ihlali hâlinde, 1446. maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri kıyas yolu ile uygulanır (TTK.m. 1475/3). Buna göre, rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir. Ancak, sigortacı rizikonun gerçekleştiğini daha önce fiilen öğrenmişse, tazminattan indirim yapamaz.

b) Sigortacının Hukukî Yardımı

Sigortalının sorumluluğunu gerektiren bir olayın meydana gelmesi hâlinde, sigortacı tarafından sunulacak yardımların kapsamı TTK.m. 1476’da hükme bağlanmıştır. Bu düzenlemeye göre, sigortacı ihbarı aldıktan sonra, iki seçenekten birini kullanabilir. İlk olarak, sigortacı ihbarı aldığı tarihten başlayarak beş gün içinde sigortalıya, zarar gören kişinin yönelttiği taleplere karşı, sigortalı adma ancak masraf ve sorumluluğu kendisine ait olmak üzere gereken hukukî iş ve işlemleri yürütüp yürütmeyeceğini, ayrıca savunmaya yardımda bulunmayı üstlenip üstlenmeyeceğini bildirebilir (TTK.m. 1476/1). Sigortacı, bu iş ve işlemleri üstlendiğini bildirirse sigortalı, kendisinden talep edilen yardımları yapmak kaydıyla davanın yürütülmesine karışmaz. Sigortacı, açılmış davanın reddedilmesini sağlarsa, sigorta sözleşmesi gereği ödeme yapmaktan kurtulmuş olur; buna karşın zarar gören kişinin açtığı davada sigortalı mahkûm olursa, sigortacı ödeme yapmak zorunda kalır. Sigortacının hukuki işlemleri üstlenmesi hâlinde, sigortalının da hak ve menfaatlerini gözetmesi gerekir (TTK.m. 1476/3).

Buna karşın eğer sigortacı birinci fıkra uyarınca işlemleri yürütmeyeceğini bildirirse veya sigortalı süresi içinde cevap vermezse, maddenin dördüncü fıkrası uygulama alanı bulur. Bu hükme göre sigortalı, kendisine yöneltilen taleplere karşı, tek başına, gerekli iş ve işlemleri yürütür. Böyle bir halde, sigortalı aleyhine bir tazminat ödeme borcu öngören mahkeme kararı kesinleştiğinde, sigortacı başka bir hükme gerek kalmaksızın sigortalısına veya talepte bulunan kişiye ödeme yapmak zorundadır. Yalnızca, sigortalının yapacağı sulh sözleşmeleri için sigortacıdan icazet alması şartı aranmıştır (TTK.m. 1476/4); sigortacı icazet vermezse, sulh sözleşmesi sigortacıya karşı hüküm ifade etmez. Dolayısıyla geçerli sulh sözleşmesi uyarınca ödeme yapan sigortalı, ödediği bedeli sigorta sözleşmesi uyarınca sigortacıdan talep edemez.

TTK.m. 1476/2 uyarınca, sigortacıya, bu haklardan birini tercih ettiğini sigortalıya bildirmesi için tanınan beş günlük süre içinde, sigortalı, herhangi bir sigorta himayesi yokmuşçasına gerekli işlemleri yürütmek zorundadır.

c) Sigortalının Talimatlara Uyması

Sigorta poliçesi kapsamına giren bir olayın gerçekleşmesi ve bu yönde bir tazmin talebinin ortaya çıkması üzerine, durumdan haberdar olan sigortacı, sigortalıdan bazı belge ve bilgiler isteyebileceği gibi, sigortalıya çeşitli talimatlar da verebilir. Buna göre, sigortalının yerine getirmesi gereken hususlar şunlardır (Genel Şartlar m.B.2)

a) Sigorta sözleşmesi yokmuş gibi gerekli her türlü önlemi almak ve bu amaçla sigortacı tarafından verilecek mesleki faaliyet dışındaki sigortacılıkla ilgili makul talimatlara uymak Sigortacının talebi üzerine, olayın ve zararın nedeni ile hangi hâl ve şartlar altında gerçekleştiğinin ve sonuçlarının tespitine; tazminat yükümlülüğü ve miktan ile rücu hakkının kullanılmasına yarayacak, elde edilmesi mümkün bilgi ve belgeleri gecikmeksizin vermek

b)       Sigortacının yazılı onayı olmadıkça, sorumluluğu veya tazminat talebini kısmen veya tamamen kabul etmemek, ödeme taahhüdünde bulunmamak, zarar görenlere herhangi bir tazminat ödemesinde bulunmamak

c)    Zarardan dolayı, dava yolu ile veya başka yollarla bir tazminat talebi karşısında kaldığı veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hâllerde, durumdan sigortacıyı derhal haberdar etmek ve tazminat talebine ve cezai kovuşturmaya ilişkin olarak almış olduğu ihbarname, davetiye ve benzeri tüm belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermek

d)       Sigorta konusu ile ilgili başka sigorta sözleşmesi varsa bunlan sigortacıya bildirmek

d) Tazminatın Ödenmesi

Rizikonun gerçekleşmesi hâlinde, özel durumlar hariç olmak üzere, hangi belgelerin istenileceği poliçe ekinde açık ve anlaşılır şekilde yer almak zorundadır. Sigortacı, talep edilen tazminat ve giderleri, hak sahibinin tazminata konu olay ve zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu ve poliçe ekinde de yer alan diğer gerekli belgeleri eksiksiz olarak şirketin merkez veya kuruluşlarına ilettiği tarihten itibaren on beş iş günü içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp sözleşmeye aykırı olmayan zararlara ilişkin tazminatı öder.

Tazminatı ödeyen sigortacı, hukuken sigortalının yerine geçer ve zarardan sorumluluğu olan kişilere karşı rücu hakkını kullanabilir.