Yabancılar Hukuku

Yabancılar Hukuku bir ülkede yabancı olanların, sırf yabancı olmaları sebebiyle tabi oldukları rejimdir.
Türk Yabancılar Hukuku, yabancıların Türkiye Cumhuriyeti’nde yabancı olmalarından dolayı tabi oldukları kısıtlamalar ve sahip oldukları hakları inceler.
Türk Yabancılar Hukuku’nun kaynakları şunlardır.
1.      Yabancıların Çalışmaları Hakkında Kanun
2.     Yabancı Yatırımlar Hakkında Kanun
3.     Turizm Teşvik Kanunu
4.     Pasaport Kanunu
5.     Yabancıların Türkiye Cumhuriyeti’nde Gayrimenkul Edinmeleri Hakkında Kanun
Yabancı, Bulunduğu devletin vatandaşlığına sahip olmayan kişilerdir. Tüzel kişiler de yabancı olabilir. Ancak vatandaşlık gerçek kişilere mahsus bir tanımdır. Tüzel kişiler için aidiyet kelimesi kullanılır. TTK 42. madde ve MK 51. madde tüzel kişilerin aidiyetini düzenlemiştir.
Başka devletlerin vatandaşları, vatansızlar, mülteciler ve sığınmacılar yabancıdır.
1951 tarihli Mülteciler Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme gereği, sadece Avrupa ülkelerinden gelenler mültecidir. Suriye’den gelenler mülteci değil, sözleşme kapsamında olmadıkları için sığınmacıdırlar. Sığınmacıların hukuki durumu ayrı bir yönetmelikle düzenlenmiştir.
Göçmenlik, İskan Kanunu’nda düzenlenmiştir. Yabancı devlet vatandaşı olup Türk soyundan gelen ve Türk kültürüne bağlı olanlar Türkiye’ye yerleşmek üzere gelirlerse, kolay bir vatandaşlığa kabul prosedürüne tabi olur ve göçmen kabul edilirler.
Göçmenlerin kim olabileceği hususu siyasi bir karardır.
Azınlıklar yabancı değildir. Vatandaşlık etnik bir sınıflandırma değildir.
Vatandaşlar ve yabancılar arasında temel hak ve özgürlükler bakımından bir sınırlama olmamalıdır.
Genel prensip eşitliktir. Özel olarak belirtilmemişse yabancılara bir kısıtlama getirilmediği varsayılır. Kısıtlama ancak kanunla getirilebilir. Her halde, bu kısıtlama milletlerarası hukuka uygun olmalıdır.
Mütekabiliyet bir hakkın yabancılara tanınması için o yabancının vatandaşı olduğu devletin, bahsi geçen hakkı Türk vatandaşlarına tanıyor olmasının aranması anlamına gelir.
Misilleme bir devletin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sahip olduğu hakları kısıtlaması halinde, Türkiye
Cumhuriyeti’nin de o devletin vatandaşlarının o hakkını kısıtlaması veya ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu yetki Bakanlar Kurulu’na aittir.
En çok gözetilen ulus kaydı bir antlaşmaya koyulursa, antlaşmaya taraf devletlerin, birbirlerinin vatandaşlarına, herhangi bir devletin vatandaşlarına tanıdıkları en yüksek hakları tanıyacaklarını garanti ettikleri anlamına gelir.

Yabancıların Seyahat Özgürlüğü

Yabancıların Türkiye’ye hukuka uygun olarak giriş yapabilmeleri için birkaç farklı unsur vardır.
1.      Giriş kapılarından giriş yapma
2.     Pasaport veya pasaport yerine geçen belge
3.     Vize
4.     Kanunda girişi yasaklı kişilerden olmamak
5.     Misilleme engelinin bulunmaması
Bu konu ile ilgili temel mevzuat Pasaport Kanunu’dur.

Giriş Kapılarından Giriş Yapma

Yabancıların ülkeye girişi konusunda temel prensip devletlerin yabancıları ülkesine kabul etme zorunluluğu olmamasıdır. Bu devletin egemenliği gereğidir. Doğal olarak, kendi vatandaşlarını da ülkeye almama yetkisine sahip değildir.
Bir insan için, vatandaşı olmadığı bir ülkeye girmek hak değildir. Yabancıların Bakanlar Kurulunca belirlenen giriş kapılarından ülkeye giriş yapabilir.

Pasaport

Yabancının, pasaport veya pasaport yerine geçen bir belge ibraz etme zorunluluğu vardır. Pasaport kişiye bağlı olduğu devlet tarafından verilen ve kişinin bu devlete girmeye veya çıkmaya engel bir durum bulunmadığını gösterir.
Türkiye’de 4 çeşit pasaport vardır. Umumi, hususi, görev ve diplomatik pasaportlar… Bir diğer pasaport türü daha vardır. Bu yabancılara mahsus pasaport olarak isimlendirilir. Türk devleti istisnai hallerde yabancılara da pasaport
verebilir. Bu hallere kişinin vatansız olması örnek gösterilebilir.
Pasaport yerine geçen bazı belgeler vardır. Oturma izni vize yerine geçer ancak pasaport yerine geçmez. Pasaport yerine geçen belgeler şunlardır.
1.      Pasavan ve idari mektup
2.      Uluslararası mürettebat belgeleri
3.      Mülteci seyahat belgesi
4.      Göçmen vesikası
5.      Kişilerin seyahatleriyle ilgili Avrupa Sözleşmesi çerçevesinde gösterilen belgeler
6.      KKTC kimlik belgeleri
Pasavan, iki sınır devletinin birbirlerine verdikleri ve birbirlerine giriş çıkışları  bu şekilde yapabildikleri belgelerdir. Türk hukuku açısından pasavan bu şekilde kullanılmamaktadır. Pasavan Türk hukuku açısından, uluslararası antlaşmalar çerçevesinde sadece İran ve Türkiye arasında geçerliliği bulunan ve pasaport yerine geçen belgedir.
Pasavan özel amaçlar için öngörülmüştür. Sınırın her iki tarafında 50 kilometrelik bir alan içinde meydana gelen asayiş olaylarının takibi için verilir. Süresi 10 gündür.
İdari mektup Türkiye ve Suriye açısından geçerlidir. Yasal dayanağı 1921 tarihinde Fransa ile yapılan bir antlaşmadır. Akrabalık ilişkileri nedeniyle geçişlerde verilir.
Uluslararası mürettebat belgeleri Türk karasuları dışına çıkan gemi adamlarına liman müdürlükleri tarafından verilir. 108 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesine taraf devletler açısından gemi adamı cüzdanı pasaport yerine geçer. Buna benzer bir belge Hava Mürettebatı Belgesidir. Bu belge Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatına üye devletlerde pasaport yerine geçer. Mürettebat hangi havayolunda olursa olsun, THY tarafından düzenlenir. Demiryolu mürettebatı belgesi de vardır.
Mülteci seyahat belgesi ancak Avrupa devletlerinden siyasi baskı görüp gelenlere böyle bir belge verilebilir.
İskan Kanununa uygun olarak Türkiye’ye göçmen olarak gelenlere göçmen vesikası verilir. Bu kişiler Türkiye’ye pasaportsuz da olsa kabul edilirler.
Kişilerin Seyahatleri İle İlgili Avrupa Sözleşmesi’ne göre 3 ayı geçmeyen ve kazanç amacı gütmeyen ziyaretlerde, pasaport yerine bu sözleşme ile gösterilen belgelerin gösterilmesi yeterlidir. Ancak bu sözleşme artık işler durumda değildir. Sözleşme yürürlükte olmasına rağmen, devletler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bu hükmü uygulamamaktadırlar.
KKTC vatandaşları sadece kimlik belgelerini göstererek Türkiye’ye giriş yapabilirler.
Yurtdışına çıkması mahkemece yasaklanan kişilere pasaport verilmez. Yurtdışına çıkması İçişleri Bakanlığı’nca sakıncalı görülen kişilere de pasaport verilmez. Buradaki kriter genel güvenliktir.
Pasaportsuz gelen kişi Türk vatandaşı ise Türk vatandaşlığını ispat eden diğer belgelerle Türkiye’ye giriş yapabilir. Pasaportsuz gelen kişi yabancı ise şu ihtimallere göre farklı prosedürler uygulanır.
Pasaportunu kaybettiğini iddia edenlere, kendilerine yapılacak soruşturma süresince ülkeye giriş hakkı tanınır. Bu serbest dolaşım hakkı değildir. Soruşturma süresince mülki amirlikte bekletilirler.

Vize

Vize, kişinin giriş yapmak istediği ülke tarafından verilir. Vize bir ülkeye giriş iznidir. Kural olarak yurtdışındaki Türk temsilciliklerinden alınır. Sınır kapısında da vize verilmektedir.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler vasıtasıyla vize muafiyeti getirilebilir. Pasaport Kanunu’nda 6. Maddede düzenlenen, Türkiye’den transit geçenler, emniyet makamlarının izniyle giriş yapabilirler. Oturma izni sahibi yabancılar, oturma izni süresi bitmeden yeniden ülkeye giriş yapacağı zaman vize aranmaz.
Kişilerin İkametleri İle İlgili Avrupa Sözleşmesi uyarınca, 3 ayı geçmeyen ve kazanç amacı gütmeyen seyahatler için vize aranmadan ülkeye giriş yapılabilir. Akit devletler, kamu düzeni, kamu sağlığı gereğince bu konuda kısıtlama getirebilirler. Öncelikle Almanya Türk vatandaşları için bu yetkiyi kaldırmıştır. Arkasından hemen hemen bütün Avrupa devletleri Türk vatandaşları açısından bu imkanı ortadan kaldırmıştır.

Kanunen Yasaklı Kişilerden Olmamak

Pasaport Kanunu Madde 8’de kimlerin yasaklı olduğu sayılmıştır.
1.      Serseriler ve dilenciler,
2.     Deliler ve bulaşıcı hastalığı olanlar,
3.     Türkiye’ye girdiğinde suçluların iadesi kurallarıyla iade edilecek olanlar,
4.      Türkiye’den sınırdışı edilip girişine izin verilmemiş olanlar,
5.      Türkiye Cumhuriyeti’nin emniyetini ve genel düzenini bozmak isteyenler, bozmak isteyenlere yardım etmek için gelenler,
6.      Fahişeler, kadınları fuhuşa sevk ederek geçinmeyi meslek edinenler, beyaz kadın ticareti yapanlar, kaçakçılar,
7.      Türkiye’de kalacakları süre içinde kendilerinin ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin geçimini sağlayacak gelire sahip olmayanlar.
Danıştay bir kararında, Hristiyanlık propagandası yapan kişi hakkında sınır dışı kararı verilip tekrar girilmesine izin verilmemesi hakkındaki uyuşmazlıkta devleti haklı bulmuştur.
Danıştay bir başka kararında Türkiye’de baptistlerin ayinlerinde rahiplik yapan ABD vatandaşının sınırdışı edilip girişine izin verilmemesi hakkındaki işlemi konu eden davada devleti haklı bulmuştur.
2 karton kaçak sigarayla yakalanan İran vatandaşı, her nevi kaçakçılığın içine dahil edilerek yurda alınmamasını Danıştay haklı görmüştür.
Alman vatandaşı Mercedes marka bir arabayı kaçak olarak kullanmaktadır. Bunun da aynı şekilde kaçakçılık sebebiyle girişine izin verilmemiştir.
Devlet ülkesi üzerindeki yegane egemendir. Bu egemenlik gereği, yabancıları ülkeye alıp almama konusunda takdir yetkisine sahiptir.

Misilleme Engeli Bulunmaması

Bir devlet Türk vatandaşlarının hakkını kısıtlayan kararlar alırsa, Bakanlar Kurulu da o devletin vatandaşlarına aynı kısıtlamaları getirebilir. Eğer bir devlet Türk vatandaşlarının o ülkeye girişini tamamen veya kısmen yasaklarsa, Bakanlar Kurulu da o devletin vatandaşlarının Türkiye’ye girişini yasaklayabilir.
Vizenin reddedilmesi misilleme yapılması için haklı bir sebep teşkil etmez. Misilleme yapılabilmesi için diğer devletin istikrarlı, toplu bir tutumu olmalıdır. Bakanlar Kurulu’nun bu kararları yargısal denetime tabidir.

 Yabancıların Türkiye’de İkameti

Temel kanun Yabancılar İkamet ve Seyahatleri Hakkındaki Kanun’dur. Bu kanuna göre Türkiye’de bir aydan fazla kalmak isteyen yabancılar ikamet izni almalıdır. Ancak Bakanlar Kurulu’nun bu süreyi artırma izni vardır. Bakanlar Kurulu da bunu 90 güne çıkarmıştır. Devlet bu süreyi farklı ülkeler için farklı şekilde uygulamaktadır.
Eğer verilen ikamet izninde süre belirtilmemişse 5 yıl geçerli olacaktır. İçişleri Bakanlığı bu süreyi daha uzun veya daha kısa tutmakta takdir yetkisi vardır.
Yabancı bulunduğu yerdeki emniyet makamlarına müracaat eder. Vermeye yetkili makam İçişleri Bakanlığı’dır.
Oturma izninin süresi bittikten sonra en geç 15 gün içinde müracaat edilerek, oturma izni yenilenebilir. Bir oturma izni en fazla 4 kez uzatılabilir.
·        Türkiye’ye çalışmak için gelenlerin yapacağı iş Türk vatandaşlarına hasredilmiş bir işse,
·        Türk kanun, örf ve adetleriyle veya siyasi icaplarla bağdaşmayacak durumda olanların,
·         Türkiye’de kalacağı süre içinde yaşamak için ihtiyaç duyacağı parayı meşru şekilde temin edemeyeceği sabit olanların,
·         Türkiye girmesi yasak olup da her nasılsa girmiş olanların,
·        Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal edenlerin
İkamet başvuruları reddedilir.
Verilmiş oturma izninin iptali, sınırdışı edilme hallerinde mümkündür. Sınırdışı edilme hali olmadıkça, verilmiş oturma izni iptal edilmez.
Bazı hallerde yabancılar oturma izni almaktan muaf tutulmuştur.
·        Diplomasi memurları ve bunların aileleri,
·        Kongre, konferans gibi kültürel faaliyetler için gelenler,
·        Triptik vesikayla gelenler,
·        Bakanlar Kurulu’nca tayin olunan yerlere hava değişimi, tedavi veya ziyaret amacıyla gelenler
4aya kadar oturma izninden muaftır.
Doğumla Türk vatandaşı olup, izin alma suretiyle vatandaşlıktan çıkanlar, kural olarak bazı istisnalar dışında, Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanırlar.
Yabancıların köylerde ikamet etmesi İçişleri Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.

Yabancıların Kişi Dokunulmazlığı

Kural olarak vatandaşların ve yabancıların kişi dokunulmazlıkları arasında bir fark yoktur. Yasanın gerektirdiği kişi dokunulmazlığına müdahaleler yapılırken Türk ve yabancı ayrımı yapılmaz.
Kişi dokunulmazlığına müdahalede farklılık şu kurumlarda kendisini gösterir.
1.      Sınırdışı
2.     Suçluların İadesi
Sınırdışı yabancıların ülke dışına cebren çıkartılmasıdır. Sınırdışı devletin egemenliği ile ilgili bir müessesedir.
Sınırdışı mevzuatı milletlerarası antlaşmalar ve kanunlardan ibarettir. Bu konudaki temel kanun, Yabancıların İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’dur. Bu kanunun “muzır şahıslar” başlıklı 19. Maddesi uyarınca, yabancılar “genel güvenliğin, idari icapların ve siyasi icapların” gerektirmesi halinde İçişleri Bakanlığı’nca sınırdışı edilebilir. Bu kavramlar oldukça muğlak kavramlardır. İçlerinin doldurulması konusunda devletin egemenlik yetkisinden kaynaklanan takdir hakkı vardır. Devlet bu unsurları tahdidi olarak sayıp kendi egemenlik yetkisini sınırlamak
istememiştir.
Ancak sınırdışı kararı da bir idari işlemdir. Dolayısıyla bu karara karşı idari yargıya mümkündür. Danıştay, “devletin egemenlik yetkisine sahip olduğunu kabul etmekle beraber, insan haklarına hukukuna ilişkin zorunluluklar varsa sınırdışı kararı verilemeyeceğini” içtihatlarında söylemiştir. Bu husus, din, dil, ırk gibi ayrımcılıklar yüzünden ülkesinden kaçmak zorunda kalan yabancıların davalarında ortaya çıkmıştır.
Yukarıda sayılan üç unsur dışında sınırdışı edilmenin özel olarak öngörüldüğü haller de vardır. Burada da yetkili makam İçişleri Bakanlığı’dır. İçişleri Bakanlığı’nda acil durumlarda, sınır ve sahil illerine bu yetkiyi devredebilir. Vatansızların ve Türk kültürüne bağlı olmayan göçebelerin sınırdışı edilmesi için de İçişleri Bakanlığı yetkilidir.
1.      Süresi biten pasaportunu, yasanın öngördüğü 15 gün içinde yenilememek sınırdışı edilme sebebidir. (YTİSHK 20)
2.      Türkiye’ye pasaportsuz girmiş olanlar sınırdışı edilir. Bu maddede İçişleri Bakanlığı’na takdir yetkisi bırakılmamıştır. (PK 34)
3.      Türkiye’de hapis cezasına mahkum olan yabancılar hakkında, cezanın infazından sonra sınırdışı edilmesine dair de hüküm verilir. Bu hükümle, İçişleri Bakanlığı’na cezanın infazından sonra sınırdışı işlemi yapılmasına dair bildirim yapılır.
Kanunda öngörülen genel ve özel sınırdışı edilme sebepleri bunlardan ibarettir. Kanunlardan
başka bazı milletlerarası sözleşmelerle de sınırdışı sebepleri öngörülmüştür.
1.      Avrupa İkamet Sözleşmesi
Avrupa İkamet Sözleşmesi’ne taraf olan devletler, ülkelerinde bu sözleşmeye istinaden ikamet eden akit devlet vatandaşlarını ancak, kamu güvenliği, milli güvenlik ve genel ahlak sebebiyle sınırdışı edebilir.
İkamet süresi 2 yılı aşmışsa, mutlaka savunma hakkı verilir. İkamet süresi 10 yılı bulmuşsa, sadece milli güvenlik ve ağır kamu düzeni ihlali sebebiyle sınırdışı edilebilir.
2.      Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme
Bu sözleşme uyarınca mülteciler ancak milli güvenlik ve kamu düzeni gerekçeleriyle sınırdışı edilebilir.
Hakkında sınırdışı kararı verilen bir yabancı, önce ülkeyi terke davet edilir. Eğer ülkeyi verilen süre içerisinde terk etmezse, kişi cebren ülke dışına çıkartılır.
Kural olarak vatandaşı olduğu ülkeye gönderilir. Ancak kişinin o ülkeye dönmesi halinde, din, dil, ırk gibi sebeplerle başına bir musibet gelecekse bu kuraldan sapılır. Vatansızlar sınırdışı edilirken, geldiği ülkeye gönderilir.
Sınırdışı edilen kişinin parası varsa, seyahat masrafları kendisine aittir. Eğer parası yoksa yol giderlerini Türkiye Cumhuriyeti karşılar.
Sınırdışı edilenler Türkiye’ye ancak İçişleri Bakanlığı’ndan özel izin almaları kaydıyla dönebilirler. Türkiye’de ağır cezayı gerektiren bir suçtan mahkum olup sınırdışı edilenler, Türkiye’ye yeniden gelemezler. Sadece İçişleri
Bakanlığı’nın özel izniyle transit geçebilir.
Anayasa’nın 23. Maddesine göre “Türkiye vatandaşı sınırdışı edilmez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.”
Türkiye geri kabul anlaşmaları yapmıştır.  Bu anlaşmalarla, Türkiye’den diğer ülkelere geçmek isteyen kaçakçılar, diğer ülkeye kabul edilir. Ancak alındıktan hemen sonra, Türkiye’ye bu anlaşmalar çerçevesinde iade edilir.
Kural olarak yabancılar ve vatandaşlar aynı kişi dokunulmazlıklarına sahiptir. Bunun istisnası sınırdışı kurumu ve suçluların iadesidir.
Suçluların iadesi; bir kişinin işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle TCK ve SİDAS (Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi) kapsamında iadesidir. TCK ve SİDAS ayrı ama çoğu yerde paralel düzenlemeler getirmiştir.
Türk Ceza Kanunu
Suçluların İadesine
Dair Avrupa Sözleşmesi
Çifte suçluluk
ilkesi, yani fiilin her iki devlet kanunlarına göre de suç teşkil etmesidir.
Çifte suçluluk
ilkesi
Düşünce suçu, siyasi
suç, askeri suç olmamalıdır.
Askeri suç veya
siyasi suç olmamalıdır.
TC’nin, Türk vatandaşlarının
ve Türk tüzel kişilerinin zararına işlenmiş olmamalıdır.
Suç TC’de işlenmiş
olmamalıdır.
TC’nin yargılama
yetkisine girmemelidir.
Suç hakkında TC’de
takibat başlamamış veya hüküm verilmemiş olmalıdır.
Zamanaşımına veya
affa uğramamış olmalıdır.
Suç zamanaşımına
uğramamış olmalıdır.
Kişinin iade
edilmesi halinde, ırkı, dini, mezhebi, siyasi görüşleri gibi nedenlerden
ötürü kovuşturulacağı veya kötü muamele göreceğine dair şüphe bulunmamalıdır.
İade yapılacak
devlette idam cezası varsa ancak kişi o devlete iade edildiğinde idam
cezasına mahkum veya idam cezasının infaz edilmeyeceğine dair garanti
verilmesi gerekir. Ayrıca kişinin iade edilmesi halinde, ırkı, dini, mezhebi,
siyasi görüşleri gibi nedenlerden ötürü kovuşturulacağı veya kötü muamele
göreceğine dair şüphe bulunmamalıdır.
Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi iade koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini inceler. Eğer gerçekleşmiş ise dosyayı Bakanlar Kurulu’na gönderir. Bakanlar Kurulu’nun iade hakkında tam bir takdir yetkisi vardır. Yani iade kararı, siyasi bir karardır.
TCK’ya göre kural olarak Türk vatandaşı iade edilemez. Bunun istisnası Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın getirdiği yükümlülüklerdir.
SİDAS’ta ise akit devletlerin kendi vatandaşlarını iade edip etmeme konusunda takdir yetkileri olduğu belirtilmiştir.

Yabancıların Medya Özgürlüğü

Basın Kanunu, yabancıların Türkiye’de süreli veya süresiz yayınların sahibi olabileceğini söyler. Ancak sorumlu müdür olabilmeleri için mütekabiliyet esası aranır.
Radyo Televizyon Kanunu, yabancıların TC’de yerleşik televizyon veya radyo kuramayacağını söylemektedir. Ancak TC’de yerleşik Televizyon ve radyolara ortak olabilirler. Yabancıların payı, ödenmiş sermayenin yarısını geçemez. Yönetim kurulu başkanı, başkan vekili, genel müdür ve yönetim kurulunun çoğunluğu ve genel kurulda oy çoğunluğu Türklere ait olmalıdır. Bir yabancı sadece iki medya kuruluşunun ortağı olabilir.

Yabancıların Dernek Kurma Özgürlüğü

Dernekler kanunu, yabancı gerçek veya tüzel kişilere izin almadan dernek kurmaya izin vermektedir. Yabancı derneklerin TC’de faaliyet göstermesi Dışişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Türk derneklerinin yurt dışında faaliyette bulunması serbesttir. Mülki idare amirlerine bildirilmek kaydıyla yurt dışından ayni veya nakdi yardım alabilirler. Yabancı dernekler Türkiye Cumhuriyeti’nde mal edinemezler.

Yabancıların Vakıf Kurma Özgürlüğü

Yabancılar Türkiye Cumhuriyeti’nde vakıf kurabilmek için mütekabiliyet esasına tabidir.
Türk vakıflarının uluslararası faaliyette bulunabilmesi için vakıf senedinde bu hususun belirtilmiş olması gerekir. Yurt dışındaki kuruluşlardan, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirimde bulunmak kaydıyla ayni veya nakdi yardım
alabilirler. TC’de kurulmuş vakıflar da yurt dışındaki vakıflara ayni ve nakdi yardımda bulunabilirler. Ancak bunun Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirilmiş olması gerekmektedir.

Yabancıların Çalışma İzinleri

Yabancıların çalışması men edilen meslek kolları vardır. Bu gruplara girmeyen işlerde yabancılar çalışabilir.
Çalışma izninin verilmesi için gerekli şunlardır;
·        İş piyasasındaki durumun, ekonomik konjonktürün uygun olması,
·        Kişinin ikamet tezkeresine sahip olması,
·        Kişi çalışma izni için başvurduktan sonra 4 hafta içinde bir başka yerli işçinin bulunamıyor olması,
·        Milli güvenlik ve kamu düzeni için bir tehlike oluşturmuyor olması,
·        Kişinin çalışma izni başvurusu reddedilmiş ise, son başvurudan itibaren 1 yıl geçmiş olması.
Kanunda 4 farklı çalışma izninden bahsedilmiştir.
·        Süreli çalışma izni
İş piyasasındaki durumun, ekonomik konjonktürün uygun olması, hizmetin süresi ve belirli bir işyeri, işletme ve meslek için, en çok 1 yıl için verilir. 1 yılın sonunda aynı işyeri, işletme ve meslek için 3 yıla kadar uzatılabilir. Uzatmada da iş piyasasındaki durum ve kişinin ikamet tezkeresinin süresi dikkate alınır.
3yıldan daha sonra yeniden çalışma izni için başvuran kişinin izni 6 yıla kadar uzatılabilir.
·        Süresiz çalışma izni
Kişi Türkiye’de 8 yıl kesintisiz olarak kanuni şekilde ikamet etmişse süresiz çalışma izni için başvurabilir. Burada iş piyasasındaki durum vs. göz önüne alınmaz. Süresiz çalışma izni işyeri, işletme ve mesleğe bağlı olmaksızın verilir. 6 yıl, kanuni olarak çalışmış kişi yinesüresiz çalışma izni talebinde bulunabilir.
·        Bağımsız çalışma izni
Süreli ve süresiz çalışma izni bir işverenin yanında çalışacak olanlara verilir. Bağımsız çalışma izni ise bağımsız olarak, kendi nam ve hesabına çalışacaklaraverilir. Bağımsız çalışma izni 5 yıl için verilir.
·        İstisnai çalışma izni
Bir Türk’le evlilik birliği içinde yaşayan ve evli olanlar istisnai çalışma izni alabilir. Bu kişilerin evliliğinin muvazaalı olduğu anlaşılırsa çalışma izni verilmez. Evliliğin en az 3 yıl sürmüş olması halinde, evlilik bittikten sonra Türkiye’de yerleşik kalmış kişiler de istisnai çalışma izni alabilirler. Bu işilerin çocukları da istisnai çalışma izni alabilir.
Seçme hakkıyla Türk vatandaşlığını kaybeden diğer kişiler de istisnai çalışma izni alabilirler.
Türkiye’deki yüksekokullardan, meslek okullarından veya üniversitelerden mezun kişiler istisnai çalışma izni alabilirler. Bu kişilerin ergin olmadan Türkiye’ye gelmiş olmaları veya Türkiye’de doğmuş olmaları gerekir.
Mülteciler, göçebeler de istisnai çalışma izni alabilirler.
AB ülkeleri vatandaşları, bunların eşleri ve çocukları da istisnai çalışma izni alabilirler.
Büyükelçilik ve konsolosluk çalışanları da istisnai çalışma izni alabilirler.
Bilimsel ve kültürel faaliyetler yüzünden 1 aydan fazla, sportif faaliyetler için 4 aydan fazla Türkiye’de çalışması gereken kişiler bu izinden faydalanabilirler.
Şirketlerin ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, genel müdürü yardımcısı, şirketteki idari personeli denetleme yetkisine sahip olan kişiler kilit personel sayılır. Kilit personel, Bakanlıklar ve kamu kuruluşu tarafından verilen işlerde istisnai çalışma izni alabilirler.
Çalışma iznini verecek makam Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıdır. Yurtiçinden ve yurtdışından yapılacak başvurularda farklı usul izlenir. Yurtdışından yapılan başvurularda, kişi bulunduğu ülkedeki Türk temsilciliğine, temsilcilik de Bakanlığa başvuru yapar. Bu halde, izni alan kişi izinden itibaren 90 gün içinde çalışma vizesine başvurması gerekir. Çalışma vizesi aldığı takdirde, Türkiye’ye girdiği tarihten itibaren 30 gün içinde çalışma amaçlı ikamet izni alması gerekir. Çalışma izni; çalışma vizesi ve ikamet izni ile birlikte geçerlilik kazanır.
Türkiye’den yapılan başvurularda kişi veya işveren başvurabilir. Kişi öğrenim amacı ile verilmemiş, en az 6 aylık ikamet iznine sahip olmalıdır. Bu başvurularda çalışma vizesi aranmaz. Bakanlık en geç 90 gün içinde başvuruyu neticelendirir.
Çalışma izni bittikten sonra kişinin en geç 15 gün içinde uzatmaya başvurulması gerekmektedir.

Çalışma İzninden Muafiyet

Muafiyet uluslararası anlaşmalarda öngörülmüş olabilir. Örneğin bilimsel ve kültürel amaçla gelenlerde 1 ayı geçmeyecek, sportif faaliyetler için gelecekler için 3 ayı geçmeyecek çalışma için, muafiyet öngörülmüştür.

Çalışma İzninin Sınırlandırılması

Bakanlık, belirli bir süre için tarım, hizmet sektörü, sanayi sektöründe, belirli meslek, işkolu ve coğrafi alan konusunda sınırlama getirebilir. Bu sınırlama karşılıklılık ilkesinde getirilir.

Çalışma İzninin İptali

Eğer, bir üst başlıkta belirtilen sınırlandırmaya uyulmadan çalışma izni verilmişse veya Bakanlıktan görüş alınması gereken hallerde görüş alınmadan izin verilmişse, çalışma izni verilebilmesi için gerekli diğer şartlarda bir husus
atlanarak çalışma izni verilmişse, kişinin çalışma izni başvurusunda yalan beyanda bulunduğu anlaşılırsa, kişinin çalışma izni iptal edilebilir.
Çalışma izni kendiliğinden geçersiz hale de gelebilir. Çalışma izninin geçerlilik süresinin bitmesiyle, ikamet tezkeresinin geçerliliğini kaybetmesi veya uzatılmaması, pasaport veya yerine geçen belgenin süresinin uzatılmaması, mücbir sebepler dışında 6 aydan çok aralıksız yurtdışında kalma halinde, çalışma izni geçerliliğini kaybeder.
6ayı geçmemek kaydıyla yurtdışında bulunma, çalışma izninin süresini kesmez. Süre işlemeye devam eder.

Doğrudan Yabancı Yatırımlarda Çalışan Kilit Personelin Çalışma İzinleri

Şirketlerin ortağı, yönetim kurulu üyesi, genel müdürü, genel müdürü yardımcısı, şirketteki idari personeli denetleme yetkisine sahip olan kişiler kilit personel sayılır. Bu personele izin verilirken, aynı alanda çalışacak kişinin 4 hafta içinde bulunamaması şartı aranmaz. İlgili mercilerin görüşüne de başvurulmaz.
Bu kişilerin şirketlerinin yabancı ortakların sermaye payı en az 400.000.000.000 TL, şirketin son yıl cirosunun en az 30.000.000 TL olması gerekir.

Yabancıların Çalışmaktan Men Edildiği Meslekler

Yabancılar dişçilik, ebelik ve hastabakıcılık yapamazlar. Tıpta ve diş hekiminde, yabancılar uzmanlık eğitimi süresince çalışabilirler. Ancak bu bir eğitimdir. Bunlara bir karşılık ödenmez. Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, tıp mesleğinin gelişmesine katkıda bulunacak özel ihtisaslı yabancıların sözleşmeli olarak çalıştırılmasına izin verir. Özel Hastaneler Yönetmeliği de, yabancı hekim ve yabancı hekim dışı personelin özel hastanelerde çalıştırılmasına izin verilmektedir. Bu kişiler bir başka kanuna göre, özel hastane açabilirler. Sağlık Bakanlığı kurumlarında da bir KHK ile çalışmalarına izin verilmiştir.
Veterinerlik ve eczacılık yapamazlar. Optisyenlik Kanunu’na göre, optisyenlik yapamamaktaydılar, ancak bir değişiklikle buna izin verilmiştir.
Avukatlık Kanunu’na göre, avukatlık sadece Türk vatandaşlarına ait bir meslek alanıdır. Yabancı avukatlık ortaklıkları, Türkiye’de, yabancılar hukuku ve milletlerarası hukuk alanında danışmanlık yapabilirler. Ancak bunda mütekabiliyet esası aranır.
Noterlik Kanunu da, noterliği Türk vatandaşlarına hasretmiştir.
TMMO hakkındaki kanuna göre, yabancı mühendis ve mimarlar Türkiye’de bu mesleklerini icra edebilirler. Bunda Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın ve TMMOB’nin görüşü alınmalıdır. Bu mimarlar ve mühendisler, yabancı müteahhitlerin altında istihdam edileceklerse, bu kişiler ancak Türkiye’de yapacaklarını taahhüt ettikleri iş için çalışabilirler. Yabancı mimar ve mühendis de, kendisini ilgili meslek kuruluşuna kaydettirmelidir.
Yabancılara açık alanlarda da, yabancıların çalışma izni alması gerekmektedir.
Devlet memurluğu sadece Türk vatandaşlığına ayrılmıştır. Ancak yabancılar, sözleşmeli olarak resmi kurumlarda çalıştırılabilirler.
Türk karasularında deniz ürünü çıkartılmasına ilişkin işler, enkaz kaldırma işi, deniz adamlığı sadece Türkler tarafından yapılabilir. Yabancılar sadece deniz turizmi alanında faaliyet gösterebilirler. Türk karasularında yolcu ve yük taşıma işi de sadece Türk gemilerine hasredilmiş bir imkandır.
Yabancılar özel güvenlik şirketi açabilirler. Ancak özel güvenlik görevlileri yabancı olamaz.
Türk soylu yabancıların çalışma alanı genişletilmiştir. Bu kişiler her türlü serbest sanat ve mesleği icra edebilirler. Her türlü kamu kuruluşunda çalışabilirler. Özel teşebbüslerde de çalışabilirler. Sadece iki alan bu kişilere yasaklanmıştır. Emniyet teşkilatı ve silahlı kuvvetlerde ise çalışamazlar. Bu kişilerin çalışma izni almaları ve Türkiye’de ikamet etmeleri gerekmektedir.
Sosyal Sigortalar Kanunu’na göre bazı yabancılar zorunlu sigortalı olarak görülür. Bir veya birden fazla işveren tarafından iş sözleşmesiyle çalıştırılan yabancılar, zorunlu olarak sigortalıdır. Bunların sosyal güvenlikten yararlanabilmesinde bir engel yoktur.
Yabancıların sigortalı sayılmasında bazı istisnalar vardır. Yabancı ülkede kurulu kuruluş tarafından, o kuruluş adına ve hesabına çalışmak üzere buraya gelen işçiler, o ülkede sosyal sigortaya tabi oldukları belgelenirse Türkiye’de sigortalı sayılmazlar.
İsteğe bağlı sigortalıların Türkiye’de ikamet etmeleri ve zorunlu sigortalı sayılacağı işlerde çalışmıyor olması gerekir.

Yabancı Sermaye Yatırımları

Yabancı sermayenin ülkeye girişi kural olarak yasaklanmamıştır. Özel bazı sektörlerde sermayenin girişi yasaklanmıştır.
İzin alma yükümlülüğü yoktur.
Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu, nitelikli yatırımı ülkeye çekmeye çalışma amaçlıdır.
Yatırımlar, doğrudan ve dolaylı yatırımlar olarak ikiye ayrılır. Dolaylı yatırımlara portföy yatırımlar da denir. Bu yatırımlar ülkeye geçici olarak girer ve ülkeden ani çıkışlar yaparak krize neden olur. Bu sebeplerle gelişmekte olan
ülkelerde bu yatırımlar desteklenmez. Bu yatırımlar doğrudan yabancı yatırım kapsamına girmez.
Doğrudan yabancı yatırımlar uzun vadeli yatırımlardır. Bir şirket üzerinde kontrol sahibi olmayı ihtiva eder. Rizikosu daha yüksektir.
Doğrudan yabancı yatırım, yabancı yatırımcı tarafından yasada gösterilen iktisadi değerler vasıtasıyla yeni şirket kurmak, mevcut şirkete ortak olmak veya şube açmak yoluyla yapılan yatırımdır.
Yabancı yatırımcı, Türk vatandaşı olmayan gerçek kişiler, uluslararası kuruluşlar ve yabancı devletlerde yabancı devletlerin hukukuna göre kurulan tüzel kişiler, yurtdışında ikamet eden Türk vatandaşları olabilir. Türk vatandaşlarının bu yasadan faydalanabilmesi için, yurtdışında ikamet ettiğini oturma izni veya çalışma izni ile belgelemesi aranmaktadır.
Yabancı yatırım değeri yurtiçinden ve yurtdışından getirilebilir. Yurtdışından gelenler döviz, şirket menkul kıymetleri, makine ve teçhizat, fikri ve sınai mülkiyet hakları olabilir. Yurtiçinden sağlanmış olmalarına rağmen doğrudan yabancı yatırımda kullanılabilecek değerler, evvelki yabancı yatırımdan elde edilen kar ve alacaklar, Türkiye’deki doğal kaynakların aranmasına ve çıkarılmasına ilişkin haklardır.
Doğrudan yabancı yatırımcı Türkiye’de yeni bir şirket kurabilir. Bu şirket Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen ticaret şirketlerinden olabileceği gibi, Borçlar Kanunu’nda öngörülen adi şirket de olabilir. Bunun yanında şube açabilir veya borsa dışı hisse almak yoluyla bir şirkete ortak olabilir. Borsadan hisse alınacaksa en az %10’luk hisse alınmalıdır. Bunun dışında yapılan yatırımlar doğrudan yabancı yatırım sayılmaz.
Kanun doğrudan yabancı yatırımcıya bazı kolaylıklar sağlar.
·        Milli muamele: Yabancı yatırımcılar Türk yatırımcılarla aynı muameleyi görecektir.
·        Kamulaştırma ve devletleştirme: Doğrudan yabancı yatırımlar ancak kamu yararı gerektirdiği ve karşılığı peşin ödendiği takdirde kamulaştırılabilir veya devletleştirilebilir.
·        Transfer serbestisi: Yabancı yatırımcılar, yabancı yatırımlarından elde ettiği karı ve alacağı, bankalar veya özel finans kurumu aracılığıyla serbestçe transfer edebilir.
·        Taşınmaz edinimi: Yasa 2003 yılında çıktığında, yabancı yatırımcılar Türkiye’de serbestçe gayrimenkul edinebilmekteydi. Bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından 2008 yılında iptal edilmiştir. Daha sonra bu düzenleme Tapu Kanunu’nda yapılmıştır. Buna göre şirketlerin çoğunluğunun yabancılarda olup olmamasına
göre bir ayrım yapılmıştır. Çoğunluk hissesi Türklerde bulunan şirketler serbestçe gayrimenkul edinebilir. Çoğunluk hissesi yabancılarda olan şirketler, ancak faaliyetleri ile sınırlı olarak gayrimenkul edinmeleri mümkündür. Bunların askeri bölgelerde ve özel güvenlikli bölgelerde gayrimenkul edinmeleri için özel izin almaları gerekmektedir.
·        Uyuşmazlık: Bu yatırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıklar milli veya uluslararası tahkim yoluyla çözülebilir.
·        Yabancı personel: Yabancı yatırımlara yabancı personel istihdamı kolaylığı sağlanmıştır. Kilit personel istihdamı konusunda özel hükümlere tabidirler.
Kabotaj kanunu hükümleri uyarınca yabancıların denizcilik faaliyetleri sınırlanmıştır. Buna göre Türk sahilleri arasında yük ve yolcu taşıma hakkı Türk bayrağı çekme hakkına sahip gemilere aittir. İşletenlerin Türk olması halinde de gemi Kabotaj hakkından yararlanabilir. Marmara havzasında, boğazlarda, nehirlerde ve göllerde bu ilkenin bir istisnası vardır. Bu sayılan yerlerde ancak Türk vatandaşları yük ve yolcu taşıma yapabilir. Yabancılar Türk bayrağı çekme hakkını haiz bir gemiye azınlık hissedarı olarak bu alana da yatırım yapabilir.
Ticari balık avcılığı, kum ve çakıl çıkarma işi Türk vatandaşlarına aittir. Denizde arama ve kurtarma işi Türk vatandaşlarına aittir.
Havayoluyla yük ve yolcu taşıma konusu Sivil Havacılık Kanunu’nda düzenlenmiştir. Buna göre Türkiye’de iki nokta arasında hava yoluyla yük ve yolcu taşıma hakkı Türk hava araçlarına aittir. Türk hava aracı olmak, gemilerdeki bayrak çekme hakkına benzer şekilde düzenlenmiştir. Türkiye ve yurtdışı arasında hava yoluyla yük ve yolcu taşıma, Türk hava sahasında uçma hakkına sahip tüm hava araçları ile yapılabilir. Bunlar Türk hava araçları ve Türkiye’nin yaptığı uluslararası anlaşmalarla izin verdiği hava araçlarıdır.

 Yabancıların Türkiye’deki Taşınmazlar Üzerinde Mülkiyet ve Sınırlı Ayni Hak Edinimi

Bu konudaki temel düzenleme Tapu Kanunu’nun 35. Ve 36. Maddeleridir. Bu maddelerin ilk hali 1934’te ihdas edilmiştir. 1934 yılında çıkan Tapu Kanunu’na göre yabancılar mütekabiliyet ve kanuni sınırlamalara uyulması şartıyla taşınmaz üzerinde ayni hak edinebilmekteydiler. Yasa bu haliyle 2003 yılına kadar değişikliklere uğramakla birlikte yürürlükte kalmıştır. 2003 yılında mütekabiliyetin kaldırılması girişiminde bulunulmuş ama Anayasa Mahkemesi, mütekabiliyetin uluslararası hukukun vazgeçilmez bir prensibi olduğu ve bunun Anayasa’ya aykırı olduğunu söyleyerek değişikliği iptal etmiştir.
Bakanlar Kurulu yabancıların edinebileceği gayrimenkulün türünü, miktarını belirleyebilir veya sınırlayabilir.
Bugünkü düzenleme üç farklı yabancı türü için şu şekildedir.
Yabancı gerçek kişiler: Bu kişiler için mütekabiliyet koşulu kaldırılmıştır. Bunun yerine, Bakanlar Kurulu tarafından Türkiye’de gayrimenkul edinmesi uluslararası ikili ilişkilere ve Türkiye’nin menfaatlerine göre uygun bulunan ülke vatandaşlarına izin verilmektedir.
Mütekabiliyetin kaldırılmasında hukuken bir sakınca bulunmamaktadır. Mütekabiliyet Anayasal veya uluslararası hukukun vazgeçilmezi olan bir prensip değildir. Aksine, devletlerin politikaları sebebiyle bireysel hakları zedeler. Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı yorum hukuken isabetli değildir.
Kanuni sınırlamalara uyulması ise halen aranmaktadır. Özel kanunlarda getirilmiş bazı sınırlamalar vardır. Bunlar şu anda iki tanedir. Askeri Yasak Bölgeler Kanunu’na göre yabancılar birinci ve ikinci derece askeri yasak bölgelerde
gayrimenkul edinemez. İkinci kısıtlama, mukabelebilmisil kanunundadır. Bir devlet, kendi ülkesinde Türkiye vatandaşlarının hakkını kısmen veya tamamen kısıtlarsa, Bakanlar Kurulu da Türkiye’de o devletin vatandaşlarına bu sınırlamaları uygulayabilir. Bu sınırlama şu anda Türkiye için sadece Suriye’ye karşı getirilmiştir.
Yeni getirilmiş bir koşul ise miktar koşuludur. Buna getirilen sınırlamalar da vardır. Bunların ilki, yabancı gerçek kişinin ülke çapında edinebileceği mülkiyet ve sınırlı ayni hak toplamının 30 hektarla sınırlanmasıdır. Bakanlar
Kurulu’nun 30 hektarlık sınırı iki katına kadar artırmaya yetkisi vardır. Miktarla ilgili ikinci sınırlama, bütün yabancıların bir ilçede edinebileceği mülkiyet ve sınırlı ayni hak toplamı o ilçede özel mülkiyete açık mülkiyetin yüzde onunu geçemez.
Yabancı tüzel kişiler: Yabancı tüzel kişiler, ancak yabancı ülkelerde yabancı hukuka göre kurulmuş tüzel kişiliğe
sahip ticaret şirketleri, özel kanunlarda belirtilen hallerde taşınmaz edinebilirler. Adi şirket, kolektif şirket, diğer ülkede var olan başka nitelikteki şirketler edinemez. Yabancı dernek ve vakıflar, bu şekilde bir taşınmaz edinemez.
Bu özel kanunlara Petrol Kanunu örnek gösterilebilir. Petrol arama iznine sahip yabancı şirketler, petrol araması yapacakları araziyi satın alabilir. Petrol Piyasası Kanunu, lisans sahibi şirketlere arama faaliyeti için taşınmaz
edinmeye imkan vermektedir.Turizmi Teşvik Kanunu da bu tarz bir imkan vermektedir.
Ortak Hükümler: Tapu Kanunu’nun 35. Maddesine göre Bakanlar Kurulu bu gerçek veya tüzel kişilerin Türkiye’de edineceği mülkiyet ve sınırlı ayni hakları kişi, ülke, süre, tür, miktar, oran, yüzölçümü bakımlarından, belirleme ve sınırlama yetkisine sahiptir. 30 hektarlık sınırı ancak iki katına kadar artırabilecektir ama bunun dışında herhangi bir sınırlama yoktur.
Taşınmaz rehni tesisi konusunda bu koşullar aranmaz.
Bu gerçek veya tüzel kişiler, satın aldıkları yapısız taşınmazlar içinde gerçekleştirecekleri projeyi iki yıl içinde ilgili Bakanlığa sunmak zorundadır.
Tapu Kanunu Madde 35 hükmüne aykırı olarak edinilen taşınmazlar, süresi içinde projesi sunulmayan taşınmazlar veya süresi içinde projesi gerçekleştirilmeyen taşınmazlar verilecek azami 1 yıllık süre içinde tasfiye edilmek zorundadır. Eğer hak sahibi kendisi tasfiye etmezse, Maliye Bakanlığı ilgili namına tasfiye işlemini yapar ve tasfiye bedelini kendisine öder.
Bu kurallar hem sağlararası kazanmada hem de miras yoluyla kazanmada geçerlidir. Ama mirası kazanan kişi yukarıda sayılan koşullar nedeniyle hakkı iktisap edemiyorsa, gayrimenkul tasfiye edilir ve elde edilen bedel kendisine ödenir.
Yabancı Sermayeli Türk Şirketleri: Bir şirketin sermayedarının yabancı olması, onu yabancı bir şirket haline getirmez. Yabancı gerçek veya tüzel kişilerin %50’den fazla hisse sahibi olduğu Türk şirketler, yabancı gerçek veya tüzel kişilerin, yöneticilerinin yarısından fazlasını atamaya yetkili olduğu Türk şirketleri, ancak faaliyet konusuyla
ilgili olarak taşınmaz edinebilir. Bu şirketler Askeri Yasak Bölgelerde, ancak Genelkurmay Başkanlığı’nın veya yetkilendirdiği komutanlıkların izniyle mümkündür.
Türk vatandaşlığından izinle çıkan eski vatandaşlar, Türk vatandaşlarının yararlandığı haklardan yasada belirtilen sınırlar çerçevesinde yararlanır. Bu kişilerin sahibi oldukları tüzel kişilikler, yabancı sermayeli sayılmaz.
Bu koşullara aykırı olarak edinilmiş taşınmazlar veya sonradan bu koşullara aykırılığın çıktığı taşınmalar hakkında tasfiye rejimi uygulanır.