POZİTİF HUKUK NEDİR?
Pozitif hukuk
Pozitif hukuk devletin egemenlik yetkisini hukukun kaynağı olarak belirlemiştir. Pozitif hukuk belli zamanlar içerisinde belirli toplumlar adına yürürlükte olan hukuk kurallarının bir bütünü olarak adlandırılır. Müspet hukuk ya da mevzu hukuk olarak da bilinir
Tarihsel sürecine baktığımız da ise değişime uğradığını görebiliriz. Bu hukuku türünün içerik belirleyicileri tasarlayıcılarıdır. Bu hukuk türüne; yasa, tüzük, anayasa, kararname, yönetmelik gibi yazılı hukuk kurallarını barındırmasının yanı sıra toplumlarca uyulması zorunlu örf ve adetleri de bünyesin de barındırır. Devletin koymuş bulunduğu tüm kurallar pozitif hukuk sistemine uygun olarak kanıksanmıştır, içeriğinin önemli olması ilk unsur olarak görülmemektedir.
Bunu bir örnekle açıklayacak olursak; hırsızlık yapmış bir kişi tecavüz ile suçlu bulunan kişi ile aynı cezaya çarptırılabilir, hukuka uygun görülmektedir. Ancak birçok devletin hukuk sisteminde pozitif hukuk benimsenmiş gibi bir izlenim görülse bile aslında doğal hukuka uygunluk sağlayan bir pozitif hukuk söz konusudur. Uluslararası hukukta yer alan hukukun genel ilkeleri de doğal hukuk anlayışının pozitif hukuka uygulanmış halidir.
Pozitif Hukuk Tabii Hukuk
Tarih boyunca insanlar hem kendileri, hem de diğer insan ırkı için adaleti önemsemiş ve gelecek her toplumda bu gelişerek devam etmiştir. Tabii hukuk bir ülke veya toplum da belli bir müddette yürürlükte bulunan kuralların çok çok üstünde yer aldığı insanın tabiatını rehber kılan, suçu veya durumu çağın gerektirdiği şekilde yön veren, olanı değil olması gerekeni insana adilce sunan bir hukuk çeşidi olarak bilinmektedir.
Bu hukuk türü insanoğlunun temel ilkeleri olarak varsayılan doğuştan kazanılan haklarıdır, zaman ve mekân unsuru içermez. Eşitlik, özgürlük, kardeşlik gibi kavramlar üzerine kurulmuştur. İnsanoğlunun doğuştan sahip olduğu bu haklar; satın alınamaz ya da devredilemez.
Tabii Hukuk doğada değişmez bir düzen ve sistem olduğunu savunur. Yürürlükte bulunan hukuk kurallarının dışında ortaya çıkmış olan mantıkla erişebilecekleri bir sistemi kapsamayan, başta da belirtildiği gibi insanın tabiatına göre şekillenen yazılı olmayan hukuk kurallarıdır. O sebeple de bu hukuk sistemi zaman ve mekân gözetmeksizin her yer de geçerli olarak kabul edilir. İnsan formuna sevgi ve saygı barındıran bir hukuk çeşididir.
Aristoteles ve Thomas Aquinas bu hukuk kuramını destekleyen felsefeciler olarak bilinir. Bu hukuk sistemi birçok açıdan önem taşımaktadır. Birçok kişiyi farklı yönler de etkilemiştir.
Objektif Hukuk
Toplum da uygulanması zorunlu olan kurallardan oluşmaktadır. Objektif hukuk genel ve süreklilik kavramı içermektedir, bir kereye mahsus olarak düzenlenmez.
Objektif hukuk tarafsız olmak, olaylar karşısında adaletli davranmaktır. Haklıyla haksızı, doğruyu yanlışı çıkarlarımızı ortaya katmadan, suçlu olan kişilere yakınlığımızı göz önün de bulundurmadan ayırt etme yeteneğine sahip olmak ve bu doğrultu da doğruyu savunmaktır. Bu hukuk sisteminde herhangi bir tolerans etme veya hoş görme unsurları yer almaz.
Hukuk kuralları ve adil yargılama süreçleri insanoğlunun geçmişinde sürdüğü gibi geleceğinde sürmek zorundadır ancak bu sadece kuralları kapsamamaktadır, yalnız başına kurallar yetmemekte olup bunun nasıl uygulanması gerektiği, metotları, mantık ve vicdana uygun yorumlamalar, hâkimin hiçbir baskı altında kalmadan vereceği takdir yetkisi, kıyaslama gibi önemli olan yan unsurları da belirlemesi ve uygulaması gerekmektedir. Hukukun doğru ve başarılı bir statü de olmasını sağlamak için eğitim her şeyden önce gelir. İnsanları doğruyu yanlışı ayırt edebilmeyi öğretmek vicdanlı aynı zamanda hür iradeyi bilerek, hangi haklara sahip olduklarını onları bilgilendirerek sağlayabiliriz. Her birey adalet içerisinde yaşamalıdır.