Ceza Genel Hukuku Ders Notları 2

SUÇ ORTAKLIĞI ŞEKİLLERİ:
         AZMETTİRME: Azmettirme, TCK m. 38/1’de “Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır” şeklinde, azmettirenin suçun tam cezasıyla cezalandırılacağını belirtmek
suretiyle düzenlenmiştir. Azmettiren, kafasında suç işleme yönünde hiç bir düşünce olmayan asıl faile suç
işleme kararını aldırtmaktadır. Failde suç işleme düşüncesi yokken azmettirme ona suç kararı aldırmaktadır.
YARDIM EDEN: 1) Maddi Yardım Etme
i)      Fiilin İşlenmesinde Kullanılan Araçları Sağlamak
ii)   Suçun İşlenmesinden Önce veya İşlenmesi Sırasında Yardımda Bulunarak Suçun İcrasını Kolaylaştırmak
                             2)Manevi Yardım Etme
i)      Suç İşlemeye Teşvik
ii)   Suç İşleme Kararını Kuvvetlendirmek
iii) Fiilin İşlenmesinden Sonra Yardımda Bulunacağını Vaat Etmek
iv)  Suçun Nasıl İşleneceği Hususunda Yol Göstermek
ÇOK FAİİLLİ SUÇLAR: Tek kişi tarafından işlenmesi mümkün olmadığı için, birden fazla kişinin fail olarak suçun işlenmesine katıldığı suçlara “çok failli suçlar” denir. Bunlara aynı zamanda “zorunlu iştirak” veya “zorunlu olarak çok failli suçlar da denilir. Çok failli suçlarda, kanunda açıkça ya da zımnen belirtilen sayıdaki fail suça
katılmalıdır; dolayısıyla bu suçların tek bir fail tarafından işlenmesi mümkün değildir. Bu birden çok kişinin aynı yönde hareket etmesi gerekiyorsa buna yakınsama suçu, örnek “toplu olarak memuriyeti terk” suçunun oluşması için de en az 4 memurun eyleme katılması gerekir. Kişilerin karşılıklı hareket etmesi gerekiyorsa buna karşılaşma suçu denir. Örneğin rüşvet – uyuşturucu ticareti gibi suçlarda böyledir. Verme – alma hareketi karşılıklıdır…
BİLEŞİK SUÇ: Bileşik suçta, bir norm diğer bir normu bünyesine alarak onun varlığını kaybetmesine neden olmaktadır. Bileşik suçun varlığı için, bir suçun kanundaki açık hüküm gereğince, diğer bir suçun unsuru veya
ağırlatıcı sebebi olması gerekir. Örneğin yağma suçunda cebir-tehdit ve hırsızlık suçları birleşmekte ve yağma suçunu oluşturmaktadır. Bu şekilde birleşen ve birbirinin içinde eriyen suçlara bileşik suç denir.
ZİNCİRLEME SUÇ: Zincirleme suç TCK m. 43/1’e göre “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekiller, aynı suç sayılır.
Şartları:
a. Aynı Kişiye Karşı İşlenmiş Birden Fazla Suçun Bulunması
            b. Bu Suçların Kanunun Aynı Hükmünü İhlal Etmesi
            c. Bir suç işleme kararının bulunması:
Failin tek suç işliyormuş gibi hareket etmesi, her işlediği suçun diğerinin devamı izlenimi yaratması gerekmektedir.
TCK m. 43/3’e göre Öldürme Yaralama İşkence Yağma’da uygulanmaz.
FİKRİ İÇTİMA (FARKLI NEVİDEN FİKRİ İÇTİMA): Fikri İçtima, TCK m. 44’te “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Fikri İçtimanın Şartları:
         a. Fiilin Tek Olması (HAREKETİN TEK OLMASI)
         b. Kanunun Çeşitli Hükümlerinin İhlal Edilmesi (YANİ FARKLI SUÇLARI OLUŞTURMASI)
AYNI NEVİDEN FİKRİ İÇTİMA: TCK m. 43/2’ye göre: “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesidir”. Burada kanun koyucu zincirleme suç hükümlerinde olduğu gibi cezanın tek suç gibi alınıp “dörtte birinden dörtte üçüne kadar” artırılmasını öngörmüştür.
Şartları:
a.       Failin tek bir fiil yapmış olması
b.      Bu fiille birden fazla kişiye suç işlemesi
c.       Bu birden fazla kişiye işlediği suçların aynı suç olması
TCK m. 43/3’e göre Öldürme Yaralama İşkence Yağma’da uygulanmaz.
YAPTIRIM
         TCK’DA YAPTIRIM: TCK’da yaptırımlar; cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Cezalar, adli para cezası ve hapis cezası olmak üzere ikiye ayrılır.
İKİ İZLİLİK: Yaptırımların, Alman hukukunda cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere ikiye ayrılmasına 2 izlilik denilmektedir. İki izliliğin bir özelliği de, ceza ve güvenlik tedbirlerinin birlikte de uygulanabiliyor oluşudur. Burada 2 izlilik, genel kabule göre, non bis in dem(bir suça birden fazla yaptırım olmaz) kuralına aykırılık oluşturmaz.
CEZA TEORİLERİ: 1) Mutlak Ceza Teorileri: Mutlak ceza teorilerine göre cezanın belirli bir amacı olmayıp, sırf kendisi bir amaçtır. Bu amaç, suç nedeniyle topluma verilmiş olan zararın ödetilmesi ve kusurun kefaretidir. Bu teorilere göre hiç bir yarar bulunmasa dahi sırf adalet gereği, devlet kötülüğü kötülükle ödetmelidir. Temelini İncil ve Tevrat’tan almaktadır. 2) Nispi (Yararcı) Ceza Teorileri: Bu teoriye göre faydalı etkileri olduğunun kabul edilmesi halinde ceza uygulanmalıdır: Genel Önleme Teorisine göre, cezanın kanunda bulunması korkutucu bir etki yapar ve bu korku bireyleri suç işlemekten alıkoyar. Özel Önleme Teorisine göre, cezanın ileriye yönelik olarak failin resosyalizasyonunu sağlamak amacıyla uygulanması gerektiğini savunur. Cezanın, failin ileride tekrar suç işlememesini sağlayan araç olduğunu kabul eder.
CEZANIN NİTELİKLERİ: 1) Ceza, ahlaki ve insan onuruyla bağdaşır nitelik taşımalıdır. 2) Ceza, suçlu yönünden etkili olmalı ve zorunlu haller dışında suç işlemeyenler üzerinde etki göstermemelidir. 3) Ceza, bölünebilir olmalıdır. 4) Ceza, sonuçları yönünden tamir edilebilmeli ve geri alınabilmelidir. 5) Devlete mümkün oldukça az yük getirmelidir.
CEZANIN AMAÇLARI: 1) Genel Önleme Amacı: Cezanın gerek kanunlarda yer alması, gerekse uygulamasının gösterdiği korkutucu niteliği, suç işleme eğiliminde olan kişiler bakımından cezanın genel önleme
fonksiyonunu ortaya koyar. Bu şekilde, toplumsal barışın sağlanması için, suç işleyenlerin cezalandırılacakları inancının yerleştirilmesi amaçlanır. 2) Özel Önleme: Cezanın, suçlunun ileride tekrar suç işlemesini önlemeyi amaçlayan bu fonksiyonu, suçlunun kişiliği üzerinde etkilidir. Bu nedenle suçlu, ceza infaz kurumlarında bir takım yoksunluklara tabi bırakılırken, aynı zamanda onun iyileştirilmesi suretiyle yeniden topluma kazandırılması amaçlanmaktadır. 3) Tasfiye: Genel ve özel önleme amaçlarının uygulanması suretiyle toplumsal barışın kazanılamayacağı durumlarda, suçlunun tasfiye edilmek suretiyle toplumdan uzaklaştırılması söz konusu olmaktadır. Ölüm cezası şeklinde uygulanır.
ADLİ PARA CEZASINA ÇEVİRME: TCK m. 50/1 hükmüne göre “Kısa süreli hapis cezası( 1 yıl ve daha az); suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adli para cezasına çevrilebilir.”. Hakimin
takdirinde…
Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte 18 yaşını doldurmamış veya 65 yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hakim zorunda…
Failin ekonomik durumuna göre günlük 20-100 TL arası bir adli para cezasına hükmedilebilecektir.
Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, C. Savcısının kararı ile ödenmeyen kısım kadar gün miktarınca hapsedilir.
KISA SÜRELİ HAPİS CEZASININ DİĞER TEDBİRLERE ÇEVRİLMESİ: TCK m. 50/1 göre, kısa süreli yani bir yıl ve daha az hapis cezası; hakim isterse para cezasına çevrilebileceği gibi, isterse diğer tedbirlerden
birine de çevrilebilir. Bu tedbirler:
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmek için eğitim kurumuna gitme
d) belli süreyle bi yerlere gitmekten / bir şeyleri yapmaktan alıkonulma
e) Bir ruhsat-ehliyetin sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmış veya özen yükümlülüğüne aykırı davranılmışsa belli süre bu ruhsat-ehliyetin geri alınması
f) Belli bir süreyle ve gönüllülük koşuluyla kamuya yararlı bir iş yapmaya, çevrilebilir.
TEDBİR HÜKÜMLERİNE MUHALEFET:
TCK m. 50/6 hükmüne göre iki durumda tedbire çevrilmiş olan kısa süreli hapis cezasının infazı yoluna gidilir. 1) Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içinde tedbir hükümlerinin yerine getirilmemesi. 2) Tedbir hükmünün gereklerine aykırı hareket etme. Bu iki durumdan birinin söz konusu olması halinde, tedbir hükümlerine muhalefet derecesine göre, kısa süreli hapis cezasının tamamının veya bir kısmının infazına karar verilir ve bu karar derhal infaz edilir.
KISA SÜRELİ HAPİS CEZALARININ ÖZEL İNFAZ ŞEKİLLERİ: 1) Oturduğu Yerde İnfaz: Mahkeme, kadın veya 65 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları 6 ay veya daha az süreli hapis cezasının, 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları 1 yıl veya daha az süreli hapis cezasının, 75 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları 3 yıl veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine karar verebilir.
2) Hafta Sonu İnfaz: Hükümlü, her hafta Cuma günleri saat 19.00’da kuruma girmek ve Pazar günleri saat 19.00’da kurumdan çıkmak suretiyle cezasını hafta sonları çeker. 3) Geceleri İnfaz: Hükümlü, her gün saat 19.00’da kuruma girmek ve ertesi gün saat 07.00’de kurumda çıkmak suretiyle cezasını geceleri çeker.
         HAPİS CEZASININ KANUNİ SONUÇLARI: MADDE
53. –
 (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,
c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,
d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi
olmaktan,
e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, Yoksun bırakılır.
(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu
hakları kullanamaz.
MÜSADERE: Müsadere, kanunda yazılı olan hallerde, belirli malların mülkiyetinin veya kazancın mahkeme kararıyla maliklerinden alınarak kamusal bir kuruma verilmesini sonuçlayan bir kurumdur. Failin küçük veya akıl
hastası olması nedeniyle cezalandırılamaması halinde dahi, bunun müsaderesine hükmedilebilir.
EŞYA MÜSADERESİ: Koşulları: •Eşyanın suçta kullanılması, kullanılmak üzere hazırlanması veya suçtan meydana gelmesi gerekir. •Kasıtlı bir suçun işlenmiş olması gerekir. •Eşyanın iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmaması gerekir. •Oranlılık ilkesinin dikkate alınması gerekir. (Suçta kullanılan eşyanın müsadere edilmesi, işlenen suça nazaran daha ağır sonuçlar doğuracaksa ve bu nedenle hakkaniyete aykırılık oluşacaksa, müsadereye
hükmedilmeyebilir.)
KAZANÇ MÜSADERESİ: Suçun işlenmesi ile elde edilen veya suçun konusunu oluşturan ya da suçun işlenmesi için sağlanan maddî menfaatlerin müsaderesine karar verilir. Bu fıkra hükmüne göre müsadere yapılabilmesi için maddi menfaatin suçun mağduruna iade edilememesi gerekir.
(2) Müsadere konusu eşya veya maddî menfaatlere elkonulamadığı veya bunların merciine teslim edilmediği hâllerde, bunların karşılığını oluşturan değerlerin müsaderesine hükmedilir.
Burada unutmamanız gereken husus; “müsadere kararının verilebilmesi için, maddi menfaatin
suçun mağduruna iade edilememesi gerekir”
kuralıdır.
TEKERRÜR: TCK m 58/1’e göre; önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra belli süre içinde yeni bir suç işlenirse, tekerrür hükümleri uygulanır. Buradan TEKERRÜRÜN ŞARTLARI:
·       Kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunacak
·       Bu mahkumiyet kararından sonra yeni bir suç işlenmiş olacak
·       Bu suç, TCK m 58/2’deki sürelerde işlenmiş olacak. Bu süreler; 5 yıl veya daha fazla hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı mahkumiyet halinde bu cezanın infazından 5 yıl; 5 yıldan daha az hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı ise cezanın infazından 3 yıl içinde yeni suç işlenmiş olmalıdır.
TEKERRÜRÜN SONUÇLARI: 1) Tekerrür halinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmedilir. 2) Tekerrür halinde hükmedilen ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir ve mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Yani; tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı mahkum olunan ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezasının 39 yılının, müebbet hapis cezasının 33 yılının, süreli hapis cezasının dörtte üçünün infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılır. Tekerrürün tekerrürü durumunda (ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması), hükümlü, şartla salıverilmez.
TEKERRÜRÜN SONUÇLARININ UYGULANACAĞI DİĞER SUÇLULAR: TCK m. 58/9 hükmüne göre “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da
uygulanmasına hükmedilir.”
         İtiyadi Suçlu: Kastlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya da az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir
yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişidir. İtiyadın varlığı için sadece toplum için tehlikeli olduğu kabul edilecek sayı ve ağırlıkta suçun işlenmesi yeterli olmayıp, ayrıca, failin suça eğilimi ve yeniden suç işleme
ihtimali de dikkate alınmak zorundadır. Örneğin hırsızlarda bu uygulanabiliyor.
         Suçu Meslek Edinen Kişi (Mesleki Suçlu):
Mesleki suçlu, kısmen de olsa geçimini suçtan elde ettiği kazançla sağlamaya alışmış kişidir. Böyle bir alışkanlıktan söz edilebilmesi için, kişinin müteaddit suçları işlemiş olması gerekir. Ayrıca işlediği suçların niteliği, davranışları ve yaşam tarzı, suçlunun kısmen de olsa suçtan elde ettiği kazançlarla yaşamayı alışkanlık haline getirdiğini ortaya koymalıdır. Örneğin, küçükleri dilencilikte kullanan, fuhuş için kadın sağlayan, yankesicilik veya dolandırıcılık yaparak yaşayan kimse gibi.
         Örgüt Mensubu Suçlu: Örgüt mensubu suçlu; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişidir.
CEZANIN BELİRLENMESİ:
MADDE 61. – (1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki, → aç olduğu için mi zengin olmak için mi çaldı?
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
Bu aşamadan sonra TCK m. 61/2 hükmüne göre “Suçun olası kastla ya da bilinçli taksirle işlenmesi
nedeniyle indirim veya artırım, birinci fıkra hükmüne göre belirlenen ceza üzerinden yapılır.”
Bundan sonra ise TCK m. 61/5 hükmüne göre Belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç ceza
belirlenir.”
Timurcuğum bunu bizim için TİZHaYAŞaT şeklinde kodlu bir hale getirmiş.
Kanun koyucu bunların uygulanmasından sonra belirlenecek son cezada eğer süreli hapis cezası ise kanuni bir üst sınır koymuştur. TCK m. 61/7 uyarınca “Süreli hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı bu madde hükümlerine göre belirlenen sonuç ceza, otuz yıldan fazla olamaz.”
KİŞİSEL CEZASIZLIK NEDENLERİ – CEZAYI KALDIRAN KİŞİSEL NEDENLER: Kişisel cezasızlık ve cezayı kaldıran kişisel nedenlerde, fiil; tipe uygun, hukuka aykırı ve kusurlu olmasına rağmen, kanun koyucu faili cezalandırmamakta veya failin cezasında indirim yapmaktadır. Kişisel cezasızlık nedenleri, suçun icrasına başlandığı anda mevcut olan ve kanunen öngörülen durumlarda baştan itibaren cezasızlığa götüren nedenlerdir. Örneğin, aralarında belirli derecede akrabalık ilişkisi bulunan kişiler arasında işlenmiş bulunan hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık gibi suçlarda, kişisel cezasızlık kabul edilmiştir. Cezayı kaldıran kişisel nedenler ise, suçun tamamlanmasından sonra gerçekleşmekte ve
başlangıçtan itibaren mevcut olan cezalandırılabilirliği geriye etki yaparak tekrar ortadan kaldırmaktadır.
Örnek: Etkin pişmanlık göstermek. Her iki halde de cezanın tamamen kaldırılması yerine indirim de yapılabilmektedir.
TUTUKLULUĞUN MAHSUPU: TCK MADDE 63. Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından
indirilir. Adlî para cezasına hükmedilmesi durumunda, bir gün yüz Türk Lirası sayılmak üzere, bu cezadan indirim yapılır.
  ERTELEME: İşlediği suçtan dolayı mahkum edilen suçluya ait cezanın yerine getirilmesinin belirli süre ile geri bırakılması ve bu süre içerisinde suçlu yeniden suç işlemediği takdirde hükümlülüğün gerçekleşmemiş sayılmasını sonuçlayan kuruma erteleme (tecil) denir. Erteleme yerine öngörülen denetim süresinin iyi
halle geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılmaktadır.
ERTELEMENİN ŞARTLARI: MADDE
51. –
 (1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;
a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,
b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması, Gerekir.
ERTELEMENİN SONUÇLARI: TCK m. 51/3 hükmüne göre “Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkum olunan ceza süresinden az olamaz.”. Bununla birlikte TCK 51/4-5 hükmüne göre “(4) Denetim süresi içinde;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, eğitime gitmesine
b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, kamuda çalışmasına 
c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine, karar verilebilir.
 (5)Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.”
         TCK m. 51/7-8 hükmüne göre, buralar çok önemli bakın:      (7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen,
uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(Şu kısmı aklınıza yazın, açık bir şekilde kastlı suç diyor! Yani taksirli suç sonucunda erteleme kararı düşmüyor! Adam kastlı suç işlerse hem eski cezası, hem de yeni cezası infaz ediliyor.)
     (8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.
KOŞULLU SALIVERİLME: Koşullu salıverilme, mahkum olduğu hürriyeti bağlayıcı cezanın kanun tarafından öngörülen kısmını iyi hal ile geçirmiş olan hükümlünün, konulan şartlara uymadığı takdirde geri alınması koşulu ile hükümlülük süresinin tamamını bitirmeden merciince alınacak kararla salıverilmesini ve bu şekilde normal yaşama dönmesini sağlayan bir kurumdur.
KOŞULLU SALIVERİLMENİN ŞARTLARI: 1) Koşullu salıverilmeden yararlanabilmek için mahkumun kurumdaki infaz süresini iyi halli olarak geçirmesi gerekir. 2) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar 30 yılını, müebbet hapis cezasına mahkum edilmiş olanlar 24 yılını, diğer süreli hapis cezalarına mahkum edilmiş olanlar cezalarının üçte ikisini infaz kurumunda çektikleri takdirde, koşullu salıverilmeden yararlanabilirler. Terör suçundan dolayı hüküm giyenler bundan yararlanamaz.
         KOŞULLU SALIVERİLMENİN SONUÇLARI:
1)
Koşullu salıverilme ile ceza sona ermemekte, sadece cezanın başka bir şekilde infazına geçilmektedir. Devlet
hükümlüyü cezalandırmaktan vazgeçmemekte, deneme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere uyması şartıyla salıvermektedir. 2) Deneme süresinin sonuna kadar hükümlünün yükümlülüklerine uyması ve suç işlememesi halinde, ceza mahkumiyeti infaz edilmiş sayılacaktır. Aksi durumda koşullu salıverilme kararı geri alınır; hükümlü yeniden cezaevine alınır ve geri kalan cezası aynen çektirilir. 3) Bu sürenin sonuna kadar, yani bihakkın tahliye tarihine kadar, hükümlünün asıl cezadan kaynaklanan yoksunluk ve ehliyetsizlikleri devam eder.