Sokrates’in Savunması
Bin kere ölsem bile asla yolumu değiştirmeyeceğim!
Sokrates milattan önce 469 yılında Atina’da doğdu. Önceleri babasının yanında taş yontma işinde çalıştı. Daha sonra felsefe ve gençlerin eğitilmesi ile meşgul olmaya başladı. Çoğu zaman dolaşırken rastladığı gençlere faydalı şeyler öğretmeye çabalıyor ve bunun için herhangi bir ücret de almıyordu. Halbuki sofistler gibi diğer filozoflar insanlara ücretsiz bir şey öğretmiyordu.
Sokrates’in düşmanı çoktu. Doğru bildiği şeyleri eğip bükmeden söylemesinden pek çok kimse rahatsız oluyordu.
Sokrates, Atina’da bir ayaklanmaya destek olduğu, gençlerin kafasını karıştırdığı iddiaları ile yargılanmıştı. Yargılamayı yapan halk mahkemesinde 501 üye bulunuyordu. Bunlardan 281 tanesi Sokrates’in suçlu olduğunu, geri kalanlar ise suçsuz olduğunu düşünüyordu. Yargılama sonunda Sokrates’in suçlu olduğuna ve zehir içirilerek öldürülmesine karar verilmişti. Yargılama sırasında Sokrates oldukça ünlenen müdafaasını gerçekleştirdi.
Sokrates’e göre insanları doğru yola ulaştırma görevi kendisine Tanrı tarafından verilmişti. Bu görevi yaparken hiçbir ücret talep etmemesi de bundan kaynaklanıyordu. Ayrıca ölümü pahasına görevini yerine getirmesi onun yüksek karakterini ortaya koymaktadır. Yunanlıların birden çok tanrıya taptıkları o dönemde Sokrates’in Tanrı tarafından görevlendirildiğini söylemesi de dikkat çekicidir:
“… Tanrı tarafından kendimi ve başkalarını denemek için filozofluk görevi ile görevlendirildiğim zaman, ölüm veya başka bir şey korkusu ile nasıl görevimi bırakıp kaçardım? Şuna inanıyorum ki kentimizde şimdiye kadar Tanrı’ya benim bu hizmetimden daha büyük bir hizmet yapılmamıştır. Çünkü ben, genç, yaşlı hepinizi, vücudunuza, paranıza değil, her şeyden önce ruhun en yüksek eğitimine önem vermeniz gerektiğine inandırmaya çalışmaktan başka bir şey yapmıyorum. Evet benim görevim, size parayla erdemin elde edilemeyeceğini, paranın da genel olsun özel olsun her türlü iyiliğin de ancak erdem de geldiğini söylemektir. İyice bilin ki bir değil bin kere ölmem gerekse bile yolumu asla değiştirmeyeceğim.”
Sokrates’in davasında gerçekleştirdiği ünlü savunması öğrencisi Platon tarafından kitap haline getirilerek günümüze ulaşmıştır. Bu kitap tüm Hukuk öğrencilerinin eğitimleri sırasında mutlaka en az bir kere elden geçirmeleri, altını çize çize okumaları gereken önemli bir başucu eseridir.
Sokrates’in Savunmasından Başlıklar
Bir At Sineği Gibi
Sokrates insanları uyarma görevini çok güzel bir benzetme yaparak anlatır. Ona göre Atina’da devlet kocaman bir ata ve kendisi de bir at sineğine benzemektedir. Onun görevi bu atı dürterek uyandırmaktır:
“Bilmelisiniz ki, benim gibi bir adamı öldürmekle, bana değil kendinize zarar vermiş olacaksınız. Gülünç bir benzetme yapmama izin verin. Beni öldürürseniz, hem büyük cins ama büyüklüğünden dolayı ağır ve dürtülmek isteyen bir ata benzeyen devleti yerinden oynatmak için Tanrı’nın başına bela ettiği benim gibi bir at sineğiyim. Her gün her yerde sizi dürtüyor, uyarıyor, azarlıyorum, peşinizi bırakmıyorum.”
Ben Ölmeye Siz Yaşamaya Hangisi Daha İyi?
Sokrates ölümden sonraki hayata inanmakta ve orada dünyadan daha rahat yaşayacağını düşünmektedir:
“Ölüm iki şeyden birisidir. Ya bir hiçlik, büsbütün bilinçsizlik halidir yahut da herkesin dediği gibi ruhun bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyaya geçmesidir. Ölüm bizi bu dünyadan başka bir dünyaya götüren bir yolculuksa ve herkesin dediği gibi büyün ölenler başka bir dünyada yaşıyorsa yargıçlarım, bizim için bundan büyük iyilik ne olabilir? Artık ayrılık zamanı geldi. Yolumuza gidelim. Ben ölmeye, siz yaşamaya. Hangisi daha iyi? Bunu Tanrı’dan başkası bilmez.”
Kaçma Teklifini Kabul Etmedi
Sokrates, halk mahkemesinde lehinde 30 oy daha olsaydı beraat edecekti. Suçluluğuna karar verildikten sonra sıra verilecek cezanın belirlenmesine gelmişti. Hakimler davacı ve davalının teklif ettiği cezalardan birisine karar vereceklerdi. Davacı ölüm cezasını, davalı Sokrates ise para cezası verilmesini talep etmişti. Neticede hakimler 361 oyla idam cezasına çarptırılmasına karar verdiler.
Bir takım dini sebepler yüzünden idam cezasının uygulanması için otuz gün beklemek gerekmişti. Bu süre içerisinde kaçması için fırsat olmasına rağmen Sokrates kaçmayı istemedi. Kaçmayı dürüstlüğüne yakıştırmadı ve baldıran zehrini içerek hayata gözlerini kapadı.