10.3. Kusurluluk

10.3. Kusurluluk

Suçun yapısal unsurlarının üçüncüsü olan kusurluluk failin eylemden sorumlu tutulabilmesi için gerekli koşulları taşıması anlamındadır.  Yani suç olan eylemden sorumlu tutulan kişinin mütekâmil manada suçun hamili olabilmesi halidir.
Suç olan eylemin sorumluluğunun faile yüklenebilmesi için gerekli şartlar ise iki tanedir
a.Kusur yeteneğinin varlığı
b.Mazeretin bulunmaması
a. Kusur yeteneğinin varlığı: Kusur yeteneğinin bulunması failin farik ve mümeyyiz olması anlamındadır. Farik iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı bir birinden ayırt edebilen kişi, mümeyyiz ise yapılan eylemin sonuçlarını kavrayabilen kişi anlamındadır.  Bu iki asfın işler hale gelebilmesi irade kudretine bağlıdır.  Yani kişinin iradesini serbestçe kullanabilmesini gerektirir.
 Mümeyyiz olmayan kişinin eylemi tipe uygun ve hukuka aykırı olsa bile fail sonuçlarından sorumlu tutulamaz.  Fakat bu durum faile karşı güvenlik önlemlerinin alınmamasını gerektirmez.  Örneğin akıl hastaları ve çocukların eylemleri gibi.
Bu durumda öne çıkan konular şunlardır.
 aa. Kusur yeteneğinin bulunması gereken zaman:  Kusur yeteneği eylemin gerçekleştiği zaman mevcut olmalıdır. Eylemden sonra failin kusur yeteneğini kaybetmesi yargılamayı engelleyen bir durumdur. Örneğin sanığın suçu işledikten donra akıl hastalığına yakalanması gibi. Fakat bu yargılama engeli fiili suç olmaktan
çıkartamayacağı gibi failin cezalandırılmasını da engellemez.
 Genel kural bu olmakla birlikte fail fiili işlemeden önce özgür iradesini kendi isteğiyle serbestçe yok ettiğinde fiil sırasında mümeyyiz olmasa bile neticeden sorumlu tutulabilir.  Buna “sebebinde serbest hareket kuramı” denilir.
 ab. Kusur yeteneğini etkileyen haller:  Kural olarak her kişide kusur yeteneği bulunur.  Bunun dışında kusur yeteneğini etkileyen haller kanunda şyu şekilde gösterilmiştir.
1.  Yaş küçüklüğü:
2.  Akıl Hastalığı
3.  Sağır dilsizlik
4.  Geçici nedenler altında olma
1.Yaş küçüklüğü: Üç devreye ayrılmıştır. 1.Devre 0-12 yaş, 2. Devre 13-15 Yaş, 3 Devre: 16-18 yaş.  TCK uluslararası hukukun etkisiyle 0-18 yaş arasındaki kişileri çocuk olarak tanımlamaktadır.  Buna göre çocuk; daha erken yaşta ergen olsa bile onsekiz yaşını doldurmamış olan  kişidir.  Bununla birlikte Çocukları Koruma Kanunu (ÇKK) çocuk kavramını korunma ihtiyacı olan çocuk, suça itilen/sürüklenen çocuk olarak ikiye ayırmaktadır.
(3) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./5.mad) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını oldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu
hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.
Çocuk 15 yaşını doldurmamış aynı zamanda akıl hastası ise ÇKK m5 hükümlerine göre çocuklara özgü güvenlik önlemleri uygulanır.
5395
Çocukları Koruma Kanunu (2005)
KORUYUCU VE DESTEKLEYİCİ TEDBİRLER
    Madde 5 – (1) Koruyucu ve destekleyici tedbirler, çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan;
a)              Danışmanlık tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimselere çocuk yetiştirme konusunda; çocuklara da eğitim ve gelişimleri ile ilgili sorunlarının çözümünde yol göstermeye,
b)              Eğitim tedbiri, çocuğun bir eğitim kurumuna gündüzlü veya yatılı olarak devamına; iş ve meslek edinmesi amacıyla bir meslek veya sanat edinme kursuna gitmesine veya meslek sahibi bir ustanın yanına yahut kamuya ya da özel sektöre ait işyerlerine yerleştirilmesine,
c)                Bakım tedbiri, çocuğun bakımından sorumlu olan kimsenin herhangi bir nedenle görevini yerine getirememesi hâlinde, çocuğun resmî veya özel bakım yurdu ya da koruyucu aile hizmetlerinden
yararlandırılması veya bu kurumlara yerleştirilmesine,
d)               Sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbî bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan Maddeleri kullananların
tedavilerinin yapılmasına,
e)              Barınma tedbiri, barınma yeri olmayan çocuklu kimselere veya hayatı tehlikede olan hamile kadınlara uygun barınma yeri sağlamaya,     Yönelik tedbirdir.
2.              Hakkında, birinci fıkranın (e) bendinde tanımlanan barınma tedbiri uygulanan kimselerin, talepleri hâlinde kimlikleri ve adresleri gizli tutulur.
3.              Tehlike altında bulunmadığının tespiti ya da tehlike altında bulunmakla birlikte veli veya vasisinin ya da bakım ve gözetiminden sorumlu kimsenin desteklenmesi suretiyle tehlikenin bertaraf edileceğinin anlaşılması hâlinde; çocuk, bu kişilere teslim edilir. Bu fıkranın uygulanmasında, çocuk hakkında birinci fıkrada belirtilen tedbirlerden birisine de karar verilebilir.
Çocuk 15 -18 yaş arasında ise TCK m.32 uygulanır.
Tedbirin süresi: Tedbirin uygulaması on sekiz yaşının doldurulmasıyla kendiliğinden sona erer
2. Akıl Hastalığı: Akıl hastalığı bulunan kimseye ceza verilmez ama kanunların ön gördüğü biçimde
güvenlik önlemlerine hükmolunur.
AKIL HASTALIĞI
Madde 32 – (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl,
müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
TCK’ya göre akıl hastalığının türü önemli değildir.  Önemli olan kişinin kusur yeteneğinin ortadan kalkması ya da azalması için eylemi işlediği sırada akıl hastası olması, bu nedenle algılama ve irade yeteneğinin etkilenmiş olması gerekir. 5237 s.TCK’da alkıl hastalığının varlığının kabulü için Akıl hastalığı nedeniyle işlenen fiilin hukuki anlam ve sonuçlarının algılanamaması veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli ölçüde azalması gerektiği ifade edilmiştir.
Neyin akıl hastalığı oluşturduğu önceden söylenemez.  Önemli olan akıl hastalığının hangi açıdan algılama ve irade yeteneğine etkide bulunduğudur.  Örneğin kleptomani hastalığı aynı anda başka bir suçun işlenmesi konusunda kişinin algılama ve irade yeteneğini etkilenmediği söylenmektedir.
Tedbirin süresi: Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş bir akıl hastasının yerleştirdiği kurum sağlık kurulunca düzenlenen  bir raporda toplum açsından tehlikenin ortadan kalktığı belirtildiğinde hasta mahkeme ya da hakim kararıyla serbest bırakılabilir.
Akıl hastalığının bulunması gereken zaman: Hakkında güvenlik tedbrine hükmedilecek failin fiili işlediği sırada akıl hastası olması gerekir.  Fiil işlendikten sonra ortaya çıkan akıl hastalığı bir yargılama şartıdır.
3. Sağır ve Dilsiz: CK’da Sağır ve dilsizliğın kusur yeteneğinde etkili olacağına hükmedilmiştir.  Fakat bunda da yaş küçüklüğünde olduğu gibi devreler bulunmaktadır.

Sagır ve dilsizlik

MADDE 33. – (1) Bu Kanunun, fiili isledigi sırada oniki yasını doldurmamıs olan çocuklara iliksin hükümleri, onbes yasını doldurmamıs olan sagır ve dilsizler hakkında; oniki yasını doldurmus olup da onbes yasını doldurmamıs olanlara iliskin hükümleri, onbes yasını doldurmus olup da onsekiz yasını doldurmamıs olan sagır ve dilsizler hakkında; onbes yasını doldurmus olup da onsekiz yasını doldurmamıs olanlara iliksin hükümleri, onsekiz yasını doldurmus olup da yirmibir yasını doldurmamıs olan sagır ve dilsizler hakkında da uygulanır.
4. Geçici nedenler: Geçici nedenler akıl hastalığı düzeyine ulaşmayan ancak patolojik nitelikli geçici bir durumun kişin kusur yeteneğini etkilemesi halidir.  Örneğin hipnotizma, uyurgezerlik, ateşli hastalık gibi haller.  Bu maddenin içerdiği durumdan faydalanabilmek için geçici nedenlerin kasten ya da iradi olarak kazanılmış olmaması gerekir.

Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma MADDE 34. – (1) Geçici bir nedenle ya da irade dısı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını
yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.

(2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç isleyen kisi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
5237 sayılı TCK’nın 34 maddesinde alkol ve uyuşturucu iki biçimde ele alınmaktadır. İrade dışı ve iradi.  Bu
maddeye göre İrade dışı alkol ya da uyuşturucunun etkisinde kalan kişi cezalandırılmayacağı gibi güvenlik tedbiri de uygulanmaz.  Çünkü alkol ya da uyuşturucunun etkisi geçince irade yeteneği tekrar kazanılır. İrade içi alınan maddeler sonrasında ise cezai ehliyet devam eder.  Alkol ya da uyuşturucu bağımlarlında ise cezai sorumluluk bulunmaz ama bu kişilere güvenlik tedbiri uygulanır.
b. Mazeretin Bulunmaması:

10.3.1 Kusurluluğu kaldıran ya da azaltan hallerin bulunmaması durumlarında mazeret hali

Cebir, şiddet, tehdit, kaçınılmaz hata altında suçun işlenmesi durumunda faile ceza verilmez.  Fakat haksız tahrik altında işlenen suça ceza indirimi yapılır.
Cebir ve siddet, korkutma ve tehdit
MADDE 28. – (1) Karsı koyamayacagı veya kurtulamayacagı cebir ve siddet veya muhakkak ve agır bir korkutma veya tehdit sonucu suç isleyen kimseye ceza verilmez.
Bu gibi hallerde cebir ve siddet, korkutma ve tehdidi kullanan kisi suçun faili sayılır.
Haksız tahrik
MADDE 29. – (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç isleyen kimseye, agırlastırılmıs müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diger hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
Bu haller dışında mazeret sayılabilecek bir durum daha var ki bunların varlığı halinde faile ceza verilmemesinin nedeni içinde bulunduğu durumda failin tehlikeye katlanması beklenilemeyeceğidir. Bu durumda fail mazur görülür. Örneğin amirin emri ya da meşru müdafaa sırasında heyecan ve korku gibi nedenlerden dolayı sınırın aşılması gibi. Bu mazeret sebepleri ayrıca ele alınacaktır.
TCK’da mazeret sebepleri üçe ayrılmıştır:
a.  Zorunluluk Hali
b.  Amirin emri
c.  Meşru müdafaada sınırın heyecan, korku vb. nedenle aşılması.
a.  Zorunluluk hali
 Zorunluluk halinin koşulları şunlardır:
Ağır ve muhakkak bir tehlikenin varlığı
Tehlikenin bir hakka yönelik olması
Tehlikeye bilerek sebebiyet verilmemesi
Tehlike ile korunma hareketi arasında nedenselli bağı bulunması yani fiilin korunmaya yönelik olması
Tehlikeden başka türlü korunma imkânı bulunmaması
İşlenen fiil ile tehlike arasında oran bulunması
Tehlikeye göğüs germe yükümlülüğünün bulunmaması; örneğin polisler, itfaiyeciler, cankurtaran, dağcılık rehberleri zorunluluk halinden yararlanamazlar.
b.  Amirin emri:
Kanunun hükmü ve amirin emri
MADDE 24. – (1) Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.
(2)       Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
(3)       Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
(4)       Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.
Bu maddenin içerdiği sorumsuzluktan yararlanabilmek için öncelikle bir emir bulunmalı ve emir meşru olmalıdır.  Fakat asker, polis gibi mevzuatın mutlak itaati aradığı durumlarda emrin konusu suç teşkil ediyorsa sonuçtan emri veren sorumludur.  Bu konuda gere düzenlemeler PVSK ile ACK’ da düzenlenmiştir.
c. Meşru müdafaada sınırın heyecan, korku vb. nedenle aşılması:
5237 sayılı TCK’da Kusurluluğu etkileyen ya da kaldıran haller üç başlık altında toplanmıştır.
A.  Cebir-Şiddet-Tehdit
B.  Hata
C.  Haksız tahrik

A. Cebir-Şiddet-Tehdit

Cebir ve siddet, korkutma ve tehdit

MADDE 28. – (1) Karsı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç isleyen kimseye ceza verilmez.
Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.

Haksız tahrik

MADDE 29. – (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç isleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diger hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.
                Tehdit ve korkutmanın kusuru kaldırabilmesi için;
aa. Tehdit ve korkutma ile ihlal edilen hakla korunmak istenen zarar arasında eşitlik bulunmalı ab. Korunmak istenen zararın ağır ve muhakkak olması
ac. Tehdit edenin emirne boyun eğmeden bundan kurtulmanın imkanının bulunmaması ad. Tehdidin meydana gelmesine bilerek sebebiyet verilmemesi gerekir.

B. Hata

Hata unsurunun kusuru kaldırabilmesi için; Hata yanılgı istemeyerek oluşan durum anlamına gelir. Ya da yanlışı doğru, doğruyu yanlış bilmek de hata sayılır. Hata şu başlıklar altında incelenir.
ba. Suçun maddi unsurunda hata: Örneğin Avda yanlılıkla arkadaşını vurmak ya da reşit zannıyla 18 yaşından küçük birini kaçırmak gibi.  Suçun maddi unsurlarında hata kusuru tümüyle kaldırmaz sadece kastı kaldırır.
bb. Suçun nitelikli unsurlarında (ağırlaştırırcı ve hafifletici sebeplerde) hata: Ağırlaştırıcı sebeplerde; Örneğin öldürdüğü kadının gebe olduğunu bilmeyen kişi kasten adam öldürmenin basit şeklinden cezalandırılır.  Veya öldürdüğü adamın kardeşi olduğunu bilmeyen yine kasten adam öldürmenin basit şeklinden cezalandırılır.
Hafifletici sebeplerde hata; fail işlediği suçta hafifletici nedeni dikkate almamış olsa bile hafifletici nedenden yararlanır örneğin A o gece kendilerinde kalan arkadaşının cüzdanından para alır ama cüzdan aynı evi paylaştığı
teyzesine aittir.
Bu durumda hafifletici nedenden yararlanır.
bc. Koşulların varlığında hata: Örneğin Türkiye’de mesleğe yeni başlayan bir doktor ötenazinin mümkün olduğunu düşünerek amansız hastalığa yakalanan hastasının cihaz desteğine son vererek hastanın ölmesine neden olur.  Şartlar incelenir hata kaçınılmaz olduğu durumda doktor cezalandırılmaz ama aksi durumda doktor taksirle adam öldürmeden ceza alır.
bd. Şahısta hata, örneğin babasını öldürmek isteyen kişinin yanlışlıkla başkasını öldürmesi gibi bu durum yaşam hakkına yönelik bu eylem açısından bir farklılık içermez.  Yani sonuç aynıdır.
be. Hedefte sapma; örneğin A’yı öldürmek isterken A’nın eğilmesi üzerine B’nin öldürülmesi.  Bu durum eylem dikkate alındığında sonucu değiştirmez.  Ama A, B’nin camını kırmak için taş attığında cam kırılır ama taş B’ye de değer ve B yaralanır. Bu durumunda mala zarar verme suçunun yanı sıra adam yaralama taksir bağlamında incelenerek karar verilir.

C. Haksız tahrik

aa.       Tahrik teşkil eden haksız bir fiil olmalı.  Hangi fiillerin tahrik olduğu kanun tarafından belirlenmediğinden konunun tahrik edici olup olmadığı konusunda tahrik edilen kişinin özellikleri, failin durumu, kişiler arasındaki ilişki zaman ve yer şartları göz önüne alınır.
Tahrik unsurunun doğrudan kişinin şahsıyla alakalı olması gerekmez.  Değer verdiği ve onu ilgilendiren şeyler de olabilir.  Ayrıca eylemin haksızlığı yeterli olup suç olması gerekmez.
bb.       Haksız fiil failde hiddet ve şiddetli elemenden olmalı
cc.         Suç bu şiddetli elem ve hiddet altında işlenmeli; burada nedensellik ilişkisi aranır aradan geçen zaman önemli değildir.
dd.       Suç tahrik eden kimseye karşı işlenmeli

11. UNSURLAR DIŞINDA KALAN VE CEZALANDIRMAYA ETKİLİ OLAN ŞARTLAR

Cezalandırılabilme şartları, suçun tüm unsurlarıyla gerçekleşmiş olmasına rağmen, failin cezalandırılması için kanunun ayrıca aradığı ve gerçekleşmedikçe faile karşı yaptırımın uygulanamadığı objektif koşullardır. Bunlar;
a.          Şikayet: Soruşturma ve koğuşturması şikayete bağlı suçlarda fiilden zarar gören kişialtı ay içinde yazılı olarak yetkili makamlara istemde bulunmalıdır.  Bu makamlar mahkeme, cumhuriyet başsavcılığı, kolluk, valilik,kaymakamlık ve yurt dışında bulunan Türk elçilik ve konsolosluklar.
b.          İzin: Bazı durumlarda savcılığın dava açabilmesi için yetkili makamların fail hakkında dava açılmasını uygun görmesi gerekir.  Örneğin memurlar ve diğer kamu görevlileri
c.          Talep (istem): Bazı suçlarda yetkili makamın (adalet bakanı),yetkili savcıdan dava açmasını istemesine talep denilmektedir. Örneğin bir yabancının Türkiye zararına işlediği bir suçtan dolayı.
d.          Karar: İzine benzer. Örneğin bir millet vekilinin yargılanabilmesi için dokunulmazlığının kaldırılması yönünde verilen karar.
e.          Uzlaşma: Uzlaşma ancak uzlaşma kapsamına giren suçlar bakımından mümkündür.  Bunlar; soruşturulması ya da koğuşturulması şikayete bağlı suçlar ile şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın
aşağıdaki suçlar;
1. Kasten yaralama
2.Taksirle yaralama
3.  Konut dokunulmazlığının ihlali
4.  Çocuğun kaçırılması alıkonulması
5.Ticari sır ve belgelerin açıklanması
Yalnız bunlar için kanunda uzlaştırılma yoluna gidilmesiyle ilgili açık hüküm bulunmalıdır.  Bunun istisnası ise cinsel saldırı suçları, , reşit olamayanla cinsel ilişki, cinsel taciz suçlarıdır.